Bitcoin: İsviçre, Finlandiya ve Arjantin’den Daha Fazla Enerji Tüketen Para Birimi
Bitcoin, ekonomi için ilginç olduğu kadar tartışmalıydı. Bununla birlikte, sonuçları artık çevresel seviyeyi aştığı için ekonomik tartışmaların da ötesine geçiyor. Gözlemlenen verilere bakıldığında, Bitcoin’in büyük bir kirlilik kaynağı olabileceğinden endişeleniliyor.
Bitcoin’in piyasaya sürülmesiyle, diğer şeylerin yanı sıra, finansal aracıların hizmetlerine ihtiyaç duymadan işlem yapılabilmesi amaçlandı. Bunun için kripto para birimi blockchain teknolojisi olarak adlandırılan yeni bir temeli kullandı. Bu teknoloji, her saat ve güvenli koşullarda çok sayıda işleme izin verdi.
Ancak, Cambridge Üniversitesi tarafından hazırlanan rapora göre bu teknoloji aşırı seviyede enerji tüketiyor. Üstelik bu, gözlemlenen verilere göre çevreyi tehdit edebilecek bir enerji tüketimini ortaya çıkarıyor. Yine de dikkatlice analiz edersek, madencilik yapabilmek için daha düşük maliyetli enerji arayışı nedeniyle kullanılan enerjinin çoğunun yenilenebilir olduğunu görebiliyoruz.
Bitcoin Madenciliği ve Enerji Tüketimi
İhtiyaç duyduğu enerji nedeniyle, Bitcoin kendisini en yüksek enerji tüketimine sahip otuz ülke seviyesinde konumlandırmaya her geçen daha fazla yaklaşıyor.
Bu kadar çok işlem hareketini yönetmek için, sözde “madenciliğe” başvurmak gerekiyor. Başka bir deyişle, işlemlerin gerçekleştirilmesi için devasa bir işlem hacmini doğrulayan kripto para birimi ağına bağlı bilgisayarlara ihtiyaç duyuluyor.
Bu bilgisayarları sürekli açık bir şekilde tutmak, çok yüksek bir enerji tüketimi gerektiriyor. Bu bilgisayarlar, İsviçre, Finlandiya veya Arjantin gibi ülkelere eşit veya bu ülkeleri aşabilecek kadar aşırı tüketim rakamlarını kaydedebiliyor.
Üstelik Bitcoin, ihtiyaç duyduğu enerji nedeniyle kendisini en yüksek enerji tüketen otuz ülke seviyesinde konumlandırıyor. Cambridge Üniversitesi Alternatif Finans Merkezi’nin paylaştığı verilere göre, enerji tüketiminde İsviçre, Finlandiya ve Arjantin gibi üç ülkenin enerji tüketimi aşan bir varlıktan bahsediyoruz.
Bununla birlikte, savunucularının çoğu, Bitcoin’in çalışması için gerekli elektrik enerjisinin elde edilmesi için yenilenebilir enerji kaynaklarının daha büyük ölçüde kullanıldığını belirtiyor. Açık bir örnek, madencilerin barajlardan hidrolik güç kullandığı Çin örneğidir. Bu nedenle, ülkenin belirli bölgelerinde “madencilerin” tesisleri çoğaldı.
Her şeye rağmen tartışma hala masada çünkü çevreciler, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının çoğunlukta olmasına rağmen, bu para biriminin enerji tüketiminin çok yüksek olduğunu düşünüyor.
Bitcoin’in Devasa Enerji Tüketimi
Dünya çapındaki farklı uzmanlar, Bitcoin başta olmak üzere pek çok kripto para biriminin tamamen enerji verimsiz olduğunu savunuyor. Öyle ki ihtiyaç duyduğu enerji nedeniyle, Bitcoin kendisini en yüksek enerji tüketimine sahip otuz ülke seviyesinde konumlandırıyor.
Bildiğimiz gibi, sürekli olarak çalışır durumda kalan bu devasa madencilik bilgisayarları muazzam miktarda elektrik enerjisi kullanımı gerektiriyor. Rakamlarda bu, bir yıl boyunca 121.36 terawatt saat olarak belirtiliyor.
Bitcoin, son aylarda yükselen bir seviye izledi ve bu da madenci sayısının artmasına neden oldu. Kısacası, Bitcoin’in değerindeki artış beraberinde daha büyük bir enerji talebini de beraberinde getirdi ve getirmeye de devam ediyor.
Madencilerin sayısı arttıkça enerji tüketimi ve çevreye verilen zarar da arttığı için, tüm bunlar çevresel açıdan büyük endişe yaratmaya devam ediyor. Bu, kripto para biriminin enerji açısından tamamen verimsiz olduğunu savunan Bitcoin’in en eleştirilen ve belkide en keskin argümanları arasında yer alıyor.
Peki ama madenci sayısındaki bu artış ne ölçüde zararlı olabilir? Nature Climate Change’de yayınlanan bir araştırmayı ele alacak olursak, 2017 yılında kirletici emisyonlarının 69 milyon ton karbondioksite ulaştığı tahmin ediliyor.
Bir adım daha ileri gidersek, dünya Bitcoin’i bir ödeme aracı olarak kullanırsa, küresel ısınma üzerindeki etkiler daha da büyük olabilir. Bu varsayımsal durumda, dünya sıcaklığı 22 yıllık bir süre içinde 2ºC’den fazla artmış olacaktır. Yakın gelecekte kullanılmayı ümit eden bir değer olmasına rağmen, bu yeni sürdürülebilir senaryoda bir geleceğe sahip olmak istiyorsa Bitcoin’in yeni yöntemler izlemesi gerektirdiğinin açık bir işareti olacaktır.
Çevre Kirliliği ve Kripto Para Birimleri
Şu anda ele alındığı gibi sadece Bitcoin değil, tüm kripto para birimleri hesaba katılırsa enerji tüketiminin çok kısa sürede ikiye katlanabileceğini belirten uzmanlar da var.
Bitcoin’in tek kripto para birimi olmadığını, çok sayıda kripto para birimi olduğunu ve sürekli olarak yenilerinin ortaya çıktığını belirtmekte fayda var. Bu nedenle, aslında şu anda olduğu gibi sadece Bitcoin değil, tüm kripto para birimleri hesaba katılırsa enerji tüketiminin ikiye katlanabileceğini iddia edenlerin pek de haksız olmadıklarını söylemek yerine olacaktır.
Bunun yanı sıra, Bitcoin ve çevre kirliliği hakkındaki bu büyük tartışmada, daha az alarmist bir pozisyonda kalanlar da var. Bu anlamda, yenilenebilir enerjiler daha verimli ve ekonomik olduğu için, madenciler yenilenebilir kaynaklardan büyük miktarlar kullandıklarında kirliliğin daha az olduğunu onaylıyorlar. Yine de belirtmek gerekirse, bu iddialar henüz tartışmalı.
Ancak durum böyle olsa bile, kripto para birimleri bir kez daha tartışmanın merkezinde yer alıyor. Bilindiği gibi, kripto para birimlerinin avantajları ve dezavantajları arasında sürekli bir tartışma dönüyor. Bitcoin, kullanımından kripto para biriminin işleyişine kadar, hala çözüm bekleyen çok sayıda tartışma hala ortalıkta dönüp duruyor.
Bu arada, enerji talebi artmaya devam ederken, Bitcoin madenciliği de tüm hızıyla artmaya devam ediyor. Bütün bunlar, çevresel sonuçlar daha olası olduğu sürece, toplumların kaygısını artırmayı sürdürüyor.