Kripto Para

Dijital Para Piyasasındaki Üç Tehlike: ICO’lar, Ponzi Şeması ve Pump-Dump

Dijital para piyasasının hala emekleme döneminde olduğu inkar edilemez bir gerçek. En popüler dijital para bitcoin sadece dokuz yaşında ve diğer dijital para birimlerinin büyük çoğunluğu 2015 öncesine kadar bile piyasada yoktu.

Bununla birlikte, dijital para birimi piyasası, kendine benzer büyüklükteki piyasalara kıyasla hala yeterli düzenlemelere sahip değil. Birçok yatırımcı için de bu düzenleme eksikliği, önemli bir sorun anlamına geliyor.

Geçtiğimiz 2017 yılı boyunca, piyasadaki dolandırıcılığın, sadece kolay kâr elde etmek için çaresiz kalan yatırımcılardan yararlanmaktan çok daha fazlası olduğu ayyuka çıktı. Mesela çok eski kökenlere dayanan bazı piyasa dolandırıcılıklarına kadar bir dizi sahtekarlık yöntemi dijital para piyasasında tekrar canlandırıldı.

Çoğunluk, bu düzenlenmemiş piyasada ortaya çıkan ve çıkması muhtemel tehlikelerin farkında. Öyle ki, 2018 yılında yasal düzenlemeler için adım atılmaya başlandı. Adımlar atılıyor olsa da, bunlar yavaş yavaş gerçekleşiyor.

Her şey tamamen rayına oturana kadar yatırımcıların kendi kendilerini kollamaları gerekiyor. İşte her yatırımcının dijital para piyasasında dikkat etmesi ve kendisini koruması gereken birkaç tehlike:

Aldatıcı ICO’lar

Her ne kadar inanılmaz kazanç elde etme potansiyeline sahip olsalar da, ICO’lar (ilk dijital para arzı) hala bir takım risklerle karşı karşıyadır.

Bir ICO, en temel anlamda, yeni ve düzensiz bir kapitalizm türüdür. Geleneksel halka arz (IPO) yerine, dijital para piyasasındaki geliştirici şirketler ve proje sahipleri ICO adı verilen bir arz biçimi tercih ettiler. İşleyiş basittir. Bir ICO’ya katılan yatırımcı projeyi finanse eder ve bunun karşılığında dijital para alır. Bu dijital paraların değeri ve faydası vardır, ancak bazen.

ICO’yu başlatan şirket ya da proje sahiplerinin çoğunun mevcut bir ürünü yoktur. Hatta çoğu kez gördük ki bazılarının hedef pazarı bile yoktu. Bu nedenle, yatırımcılar için projenin uzun vadeli bir potansiyele sahip olup olmadığını anlamaları kolay değildir.

Risk sermayesi dünyasında, benzeri projelere sahip şirketler belirli yasal düzenlemelere tabidir. Mesela ya katılmak için akredite bir yatırım olmanız ya da şirketin bir aldatmaca yapmadığını kanıtlaması için çok fazla aşamadan geçmesi gerekir.

Ancak, dijital para birimi piyasasında, birçok şirket uzun vadeli bir değeri olmayan ürünlerini piyasaya sürmek için düzenleme eksikliğinden yararlandı. Yatırımcıların bu projelere akın etmesi de bunların umut vaat etmesinden kaynaklanıyor.

Aldatmacı bir ICO’ya yakalanmadığınıza emin olmak için, yatırım yapmadan önce aşağıdaki şu soruları sormanız size yardımcı olabilir:

Projenin iş planı var mı? Proje piyasa ihtiyacını gerçekten karşılıyor mu? Dijital para dünyasına özgü bir katkısı var mı?

Projenin, blockchain teknolojisinin aşırı karmaşık açıklamalarına sahip bir sunuş belgesi (white paper) var mı? Örneğin, sunuş belgesinde projenin neye ihtiyacının olduğu, hangi teknolojinin nasıl kullanıldığı yeterince net anlaşılmıyorsa, o zaman proje sahipleri büyük ihtimalle teknik karmaşıklığın arkasına saklanmış olabilirler ve ürünün aslında hiçbir değeri olmayabilir.

Proje piyasada benzersiz olduğunu mu iddia ediyor? Eğer öyleyse, ciddi bir rekabet var mı? Örneğin, proje siber güvenlik sorununu çözmeye çalışıyorsa ancak hali hazırda çalışan bir ürüne sahip değilse, bunu yapan herhangi bir başka şirket var mı?

Proje iyi bir kurucu ekibe sahip mi? Bu ekipten herhangi birinin iyi bir geçmişi ya da kötü bir sicili var mı? Ekibin yeterince şeffaf olduğu projelere bakmanız gerekir.

Bu soruların yanıtlarına ulaşmanız halinde ICO tehlikelerinden korunmanız mümkün olabilir.

Ponzi Şeması

Dijital para birimleri Ponzi şemaları da dahil olmak üzere geleneksel yatırım türlerine karşı bağışık değildir ve bu noktaya dikkat edilmesi gerekir.

Tüm zamanların en büyük dolandırıcılık vakaları arasında yer alan Ponzi dolandırıcılığının geçmişi 1918’e dayanıyor. Bir Ponzi dolandırıcılığı, bir grup birey ya da bir bireyin, diğer insanları sahte bir yatırıma para vermeye ikna etmesi olarak açıklanabilir.

Başarılı bir Ponzi şeması genellikle iyi bir pazarlama konuşması, şık bir web sitesi ve çok kısa sürede (gerçekten kısa) yüksek oranda getiri vaadini gerektirir. Çoğu Ponzi şeması, uzun vadede bir ürünün ya da teknolojinin değerini değil, yatırımın yüksek getirisini vurgular.

Genellikle, aşağıdakilerden herhangi biri gerçekleşmeye başladığında Ponzi kurgusu ortaya çıkar ve dolandırıcılık patlar:

  • Yatırımcılar vaat edilen getirileri almak için sabırsızlanır.
  • Yetkililer yakalanır (ya da kaçar).

Bir Ponzi dolandırıcılığının dijital para piyasasında nasıl anlaşılacağını kestirmek karmaşık olabilir. Ancak yakın bir tarihte piyasa içinde yaşanan bir vaka bu anlamda size yardımcı olabilir.

Evet, Bitconnect adı verilen düzmeceden bahsediyorum. Texas merkezli bir dijital para birimi ve blockchain şirketi olan Bitconnect, kısa süre önce piyasadaki eleştirilerle boğuşuyordu. Zira dijital para dünyasından birçok isim, şirketin yaptığını bir aldatmaca ve Ponzi oyunu olduğunu söylüyordu.

Nasıl oldu?

Bitconnect, yatırımcılara, yüksek miktarlarda getiri sözü verdi. Örneğin, 5.000 dolarlık bir yatırım için birkaç aylık bir sürede %40’a varan getiriler sağladığını ilan etti.

Ama çöküş çok uzun sürmedi. Bitconnect web sitesini, devlet kurumlarından gelen suçlamalar ve soruşturmaların arasında kapattı. Bitconnect platformuyla ilişkilendirilen dijital varlık (ya da kripto para), saatler içinde %80 değer kaybederek 300 dolardan 3 dolara düştü.

Sözün özü, dijital para piyasasında Ponzi şemalarından korunmak için geleneksel işaretlere de bakmak zorundasınız. Yüksek getiriler vaat etme, şeffaf olamama ve soruşturmalardan kaçma… İşte bazı işaretler.

Pump ve Dump

Son olarak bir de pump-and-dump düzenleri var: geleneksel yatırım dünyasının köklü sahtekarlıklarından biri ve kesinlikle dijital para birimi dünyasında en yaygın olanlardan biri.

Pump ve dump dijital para piyasasında farklı şekillerde gerçekleşiyor…

Bazı pump ve dump düzenleri, Telegram gibi mesajlaşma uygulamalarına sahip, bazıları da yalnızca üyelere açık gizli web sayfalarına. Mesela PumpKings gibi kendini bu işe adamış büyük topluluklar bile var.

Buradaki olay son derece basit. Bir grup aldatma ustası toplaşarak bir araya geliyor ve bir dijital para belirleyerek bunu satın alıyor. Satın alınan bu dijital varlığın fiyatını daha fazla yükseltmek için aslı olmayan vaatlerde bulunularak grup dışı diğer kişilerin bu varlığı yatırım yapması sağlanıyor. Yeterli süre geçip varlığın fiyatı grubun istediği fiyata ulaşınca tümü ellerindeki dijital varlığı satıp, karını alıyor. Bu aşamada varlığın fiyatı düşmeye başladığından grup dışında kalan ve varlığı üst fiyattan alanlar zarara uğruyor.

Pump ve dump sisteminin dijital para piyasasında işlenmesi kolay çünkü alan büyük ölçüde düzensiz, medya manipülasyonuna açık ve dünyanın hemen her yerinden erişilebilir.

Bu, ilk günlerinde büyük dijital para birimlerinden birkaçında ne yazık ki gerçekleşti. Bu durumdan kaçınmak için, iyice araştırma yaparak doğru fiyata temeli sağlam dijital paralara yatırım yapmanız gerekir.

Yağız Okan

Kişisel finans alanında uzmanlaşmış ve Sertifikalı bir serbest yazar olan Yağız Okan, 2014 yılında Konupara’ya katıldı. Anadolu Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık, ek olarak İktisat bölümlerinden mezunu olmasının yanı sıra, Finansal Okuryazarlık Sertifikası ve MEB Genel Muhasebe Sertifikasına sahip. Krediler, kredi kartları ve mevduatlar gibi bankacılık ürünleri ve kişisel finans konusunda uzman. E-posta: yagizokan@konupara.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir