Ekonomi

Amsterdam, Avrupa’nın finans başkenti olmaya ne kadar yakın?

17. yüzyıl, Hollanda’nın altın çağı idi. Hollanda’nın başkenti Amsterdam, Ortaçağ’da ufak bir bataklık kasabası iken 17. yüzyılda ticari, bilimsel ve sanatsal açıdan neredeyse bütün Avrupa’yı kıskandıracak güçlü bir metropole dönüştü. Tüm dünyadan ürünler şehrin devasa pazarında alındı, satıldı, takas edildi ve şehrin rakip tanımayan taşıma endüstrisi tarafından tüm Avrupa’ya dağıldı. Gelişen ticaret sektörünü desteklemek için Amsterdam şehri finans konularında da öncü oldu ve 1700 yılında kendi meslek grubunda örgütlenen 16 milyona yakın lonca üyesinin hesabını tutan bir döviz bankası kuruldu.

Fakat en nihayetinde şehrin büyümesi yavaşladı ve Kuzey’in Venedik’i olarak anılan Amsterdam pazardaki üstünlüğünü başka bir ekonomik güce kaptırdı, Londra’ya. Lakin Birleşik Krallık‘daki herkes için şaşırtıcı Brexit oylamasından sonra tarihin uzun kavisi, Amsterdam başta olmak üzere birkaç Avrupa şehrini Avrupa’nın Londra’dan sonraki finans başkenti olması için itmeye başladı. Tesla, Uber ve Netflix başta olmak üzere dünyaca ünlü birçok şirket Avrupa ana merkezlerini Amsterdam’a kurdular. Amsterdam, Avrupa Dijital Şehir Endeksi’nde Londra’nın arkasından ikinci sırayı alarak şimdiden canlı bir teknoloji sahnesine sahip olduğunu gösterdi ki nüfusu 800.000 civarlarında olan bir şehir için bu hiç de fena değil.

Avrupa finansının başkenti olan Londra artık resmi olarak Avrupa’nın bir parçası olmayı bıraktıktan hemen sonra hangi şehrin yeni Londra olacağı hakkında spekülasyonlar dönmeye başladı. Amsterdam, New York Times’da ticaret ile ilgili bir köşesi olan yazar James Stewart tarafından zirvede görülüyor, ki yazarla aynı minvalde düşünmek çok da zor değil. Hollanda‘nın başkenti Amsterdam zaten hali hazırda şehirde merkezlenmiş 180 farklı ülkeden 2.700 şirket ile uluslararası global bir köy. Ayrıca belirtmek gerekir ki Hollanda halkının çoğu global ticaret dili olan İngilizce’yi çok iyi biliyor. Hem Londra’da, hem de Amsterdam’da yaşamış, teknoloji, medya ve etkinlik şirketi olan The Next Web’den (TNW) Matthew Elworthy Amsterdam için şunları söylüyor, “Toplu taşıma hizmeti harika, her yanda çok güzel barlar ve restoranlar var, bir de bir sürü İngilizce kültür etkinliği düzenleniyor. Amsterdam’da yaşadıkça Avrupa’da bu kadar rahat yaşanabilecek fazla şehir olmadığını daha çok fark ediyorsunuz”

Bisiklet dostu, her yani kanallar ve müzelerle dolu bu şehirde yolunuzu bulmak kolay, ayrıca sahip olduğu havaalanının sık sık Avrupa’nın en iyi havaalanı olarak lanse edildiğini de belirtmek gerekiyor. Diğer yandan Amsterdam Avrupa’nın diğer başkentlerinden daha kaliteli bir metro hattına da sahip, ki bu metro hattına Avrupa Birliği başkenti Brüksel’e gidip gelen bir hat bile dahil edilmiş. 2015’de yeni başlayacak girişimcilere özel vize imkanları sunan bir yasa dahi sunan vergi cenneti bu ülke özellikle genç girişimciler için bir numaralı adreslerden biri.

Hollanda’nın başkenti Amsterdam’ın bu kadar avantajı varken, Brexit’in ardından daha çok şirket Hollanda’ya taşınır mı? sorusu akıllara geliyor. Amsterdam’ın belediye başkan yardımcısı Kajsa Ollongren Brexit’in hemen arından bir Hollanda gazetesine şöyle demişti, “İsimlerini vermem yakışık almaz ama Avrupa merkezleri Londra’da olan birkaç Asyalı finans şirketi geçtiğimiz haftalarda bizimle görüşmelerde bulundu”

Her şeye rağmen yine de birçok finans firmasının Londra’da kalmasının veya Frankfurt gibi başka şehirlere taşınmasının altında da mantıklı nedenler bulunuyor. Mesela, Amsterdam’ın sınırlı alanı teknoloji patlamasıyla beraber emlak pazarını iyice sıkıştırdı ve bu durum Hollanda Emlakçılar Birliği’nin açıkladığı rakamlara göre fiyatları geçen seneye oranla %17 artırdı. Daha da ötesi, Hollanda’nın en yüksek gelir marjına uyguladığı %52’lik kişisel vergi ve bankerlerin ücretleri üzerine %20 gibi bir ek ödeme istemeleri AB’nin diğer her yerindeki rakamların çok üstünde ve bu durumlar elbette dezavantaj oluşturuyor.

Daha fazla yetenekli yabancı işçi çekmek için Hollanda hükümeti bu rakamları gurbetçiler için bir miktar düşürdü. Londra merkezli Z/Yen Group’un yöneticilerinden Mark Yeandle Amsterdam’ın genel ticaret ortamının güzel olduğunu söylüyor fakat Brexit sonrasındaki yarışı Frankfurt’un veya Zürih’in önünde bitirebileceğine ihtimal vermiyor. Önemli finans merkezlerini rekabet açısından inceleyip sıralandıran Global Finans Merkezleri Endeksi’nin (GFCI) başyazarlarından olan Yeandle şöyle düşünüyor, “Eğer Londra’dan büyük bir göç hareketi yaşanacaksa bahsedilen merkezlerin hiçbiri Londra’yı tek başına deviremeyecek” Amsterdam’dan hemen sonra Londra’ya geri taşınmış olan Elworthy’e göre ise şu anda Amsterdam şehri henüz yüzyılların finans merkezi Londra’nın sunduğu kadar büyük bir ağ, destek ve çeşit sunmuyor.

Yeandle’a göre yine de Londra’dan başka yerlere bir kayma olması kaçınılmaz ve Hollanda bu kaymadan payını alarak bir finansal teknolojiler ağı olup Avrupa Lideri konumuna gelebilir veya Uluslararası şirketler için Avrupa’ya açılan bir kapı olmaya devam edebilir. Gelecekte Avrupa’nın finans başkenti olarak Londra’nın tahtını başka bir şehre kaptırışına tanık olmayacak olsak da Hollanda için ikinci bir altın çağın geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Burak Eroğlu

Burak, ekonomi başta olmak üzere küresel yatırım trendlerine yönelik yoğun araştırmalar yapıyor. Bütünleştirerek yazılara döktüğü araştırmalarını hem profesyonel hem de amatör yatırımcılar için karmaşıklıktan uzak bir tonda anlatıyor. Konupara için yazdığı 300’den fazla makalesi bulunuyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir