Atatürk’ün Ekonomi Politikası ve 10 Görüşü
1809 – 1838 yılları arası yapılan ticaret anlaşmaları ve sonrasında 1878 yılına kadar İngiltere kontrolüne geçen, 1878 tarihinden sonra da Bismarck Almanya’sının elinde tuttuğu Osmanlı Ekonomisi, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal tarafından devralındığında dış pazarlara ve dış, yabancı ekonomilere bağımlılık hat safhadaydı.
Bu nedenle Mustafa Kemal’in ekonomi politikasını anlayabilmek için, ilk etapta onun ekonomi politikasının temelini oluşturan ekonomide “milliyetçilik” ilkesini göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Mustafa Kemal’in sözlerinden, çağdaş uygarlık düzeyine erişebilmenin en mümkün ve temel adımının ekonomik kalkınmadan geçmek zorunda olduğunu anlıyoruz. Biliyoruz ki, Osmanlı; yabancı devletlere karşı başta ekonomi olmak üzere pek çok ayrıcalığı siyasi bütünlüğünü koruyabilmek adına peşkeş çekti. Atatürk’ün ekonomi politikası, zamanında Osmanlı’nın yaptığı hataları yapmamak ve her alanda olduğu gibi ekonomide de dışa bağımlı olmamak üzerine kuruluydu. O halde, Atatürk politikası Osmanlı’nın hatalarından ders alarak yeterli, dış ekonomik ilişkilere açık fakat dıştan gelen olumsuz etkilere karşı kesinlikle korunabilen milli bir ekonomi üzerine kurulu olmalıydı ve oldu da…
20. yüzyılın en büyük lideri ve Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ekonomi politikası ve ekonomi stratejisi hakkındaki 10 görüşü:
İçindekiler
1. Atatürk ekonomide ne sağ ne de sol ideolojileri benimsemiştir
Mustafa Kemal’i ekonomi alanında kendinden önce öne sürülen ekonomik sistem ideolojileriyle bağdaştırmak yanlıştır. Kendinden önceki sağ veya sol ekonomik ideolojilere kapılmayan Atatürk, kendi ekonomik ideolojilerini oluşturmuş ve uygulamıştır.
Öğretmen, tarihçi ve sosyoloji profesörü Afet İnan’a yazdırdığı ortaokullarda 1935 yılına kadar ders kitabı olarak okutulan “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” adlı kitapta Atatürk’ün ekonomik ideolojisini kendisinin oluşturulmuş olduğu açıkça görülüyor.
2. Atatürk “Sistem Yaklaşımı” ile, ekonomik kalkınmayı ele almıştır
Atatürk’ün ekonomi politikasının belirli amaçlarla, bu amaçlara uygun araçları ve araçların tümünün amaçlara yönlendirilebilmesini mümkün kılan, ekonomik sistemin sonuçları ve amaçlarını mukayese eden, buna göre çıkabilecek sorunların gerektiğinde düzeltilebilmesini sağlayan sistem yaklaşımı bulunuyordu.
Buna binaen Atatürk’ün askeri stratejide uyguladığı kusursuz sistem yaklaşımını aynı zamanda ekonomiye de uyguladığını görüyoruz.
3. Atatürk’ün ekonomik stratejileri eşitlik üzerine kurulmuştur
Atatürk’ün Profesör Afet İnan’a yayımlattığı “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” adlı kitapta yaşam kalitesinin sürdürülebilir olması için tüm vatandaşların ayrıcalıklı kişi, grup, zümre veya benzer sınıfların oluşmasının önlenmesi gerektiği ve tüm vatandaşların kalkınma sonuçlarından eşit (müsavi) şekilde yararlanması gerektiğine dair görüşler yer almaktadır.
Atatürk’ün ilgili sözleri kitapta şu şekilde yer alıyor: “Bizim nazarımızda çiftçi, çoban, amele, tüccar, sanatkar, doktor, velhasıl herhangi bir içtimai müessesede faal bir vatandaşın, hak, menfaat ve hürriyeti müsavidir”
4. Atatürk’ün ekonomi politikasında piyasa ekonomisi
Atatürk, TBMM 3. Yasama Yılı 1 Kasım 1937 açılış konuşmasında “Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılamaz; bununla beraber hiçbir piyasa da başıboş değildir” demiştir. Bu sözden hareketle Atatürk’e göre; ekonomi, pazar ekonomisi kurallarına göre işletilmeli devlet de pazar ekonomisi kurallarına uymalıdır.
5. Atatürk’e göre özel girişimler devlet tarafından desteklenmeli ve korunmalıdır
Atatürk, ekonomik kalkınma ve kalkınmanın hızlanmasında bireysel girişimlerin önemli olduğunu ve bireysel girişimlerin korunarak desteklenmesi gerektiğini belirtmiştir. 1924 yılında Atatürk’ün yönergeleriyle kurulan İş Bankası bu duruma örnek olacak niteliktedir.
6. Devlet, özel girişimi teşvik etmelidir
Atatürk, devletin doğrudan ekonomik faaliyetlere katkıda bulunarak, özel girişimcilere kılavuzluk etmesi gerektiğini belirtmiştir. Devlet ekonomik faaliyetlere doğrudan yatırımlarla katkı sağlarken, O’na göre devlet tarafından yapılan faaliyetlerin kişisel girişim gücünü de engellememesi önemlidir.
7. Devlet mülkiyetçiliği geçici, “Devletçilik” sistemi kalıcı olmalıdır
Atatürk’e göre, özel girişimciler ve devletin ekonomi içindeki rolü arasına sınırlar çizilmesi önem arz etmektedir. Bu sınırların hükümetler tarafından düzenli bir şekilde kontrolü sağlanmalıdır. Kontrol sağlanmadığı vakit, ılımlı devletçilik politikası devlet kapitalizmine dönüşebileceği gibi sistemi de bozacaktır. Atatürk’ün bu konuyla ilgili sözlerinden belirli işletmelerdeki devlet mülkiyetinin geçici fakat devletçilik sisteminin kalıcı olması gerekliliğini çıkarıyoruz.
8. Devletin temel işlevleri ile ilgili öncelikler
Yine “Vatandaş için Medeni Bilgiler” kitabında Atatürk’ün el yazmasıyla yer alan devletin temel işlevleri öncelikli olarak sıralanmıştır. Atatürk’e göre devletin harcama politikasını oluşturan öncelikler sırasıyla şu şekildedir;
- 1. Ülkede asayiş ve huzurun sağlanması,
- 2. Ulusal savunma ve Dış işleri,
- 3. Ulaştırma,
- 4. Milli Eğitim,
- 5. Sağlık Hizmetleri,
- 6. Sosyal Güvenlik,
- 7. Ziraat, ticaret ve iktisadi işler.
9. Atatürk’ün Maliye Politikası
Atatürk’ün maliye politikasında devletin bütçe açığı vermesi kesinlikle kabul edilemez. Bütçeler denk hazırlanmalı ve denk kapatılmalıdır. Atatürk’e göre Devlet Hazinesi’nin yurt içi ve yurt dışında güçlü olması ekonomik bağımsızlığın elde edilmesinin tek yoludur. Atatürk’ün maliye politikasındaki temel amaç devlet bütçesinin dengelenmesidir. Atatürk, bu görüşleri TBMM’nin 1 Mart 1922 ve 1 Kasım 1937 açılış konuşmalarında tekrar etmiştir. Buradan anlıyoruz ki, Atatürk bu görüşünden hiç sapmamıştır.
10. Atatürk’ün Para Politikası
Atatürk’ün para politikasında asıl amaç, enflasyonun önlenmesidir. Enflasyonun önlenebilmesi için de devlet harcamalarıyla kaynaklar arasındaki dengenin korunması önemlidir. Atatürk, Merkez Bankası’nın para basmasını enflasyonun en önemli nedeni olarak göstermiştir.