Ekonomi

Baltalimanı Antlaşması: Osmanlı Ekonomisini İflasa Sürükleyen Antlaşma

19. yüzyılda Osmanlı Devleti, Avrupa devletlerinin askeri, politik ve ekonomik baskısı altında mücadeleler veriyordu. 1827’de başlayan Yunan isyanı aynı yıllarda devam ederken, İngiliz, Fransız ve Rus filoları Navarin’deki Osmanlı donanmasına saldırdı ve Osmanlı Devleti bu saldırıda ağır bir şekilde mağlup oldu. Çok kısa bir sürede Ruslar Edirne’yi ilhak etti ve 1828-29 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında tehlikeli bir şekilde İstanbul’a yaklaştı.

Bu gelişmeler karşısında o dönem tahta oturan Sultan II. Mahmud, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan yardım istedi. II. Mahmud Yunan isyanını bastırması karşılığında Mehmet Ali Paşa’ya Mora ve Girit valiliklerini vermeyi kabul etti. Ancak Yunanistan’ın bağımsız olması ile Mora, Osmanlı Devleti’nin elinden çıktı. Mehmet Ali Paşa, Mora’nın yerine Suriye-Şam valiliğini istedi. II. Mahmud bu isteği kabul etmeyince Mehmet Ali Paşa oğlu İbrahim Paşa komutasındaki orduyu Suriye üzerine gönderdi. Suriye’yi ele geçiren İbrahim Paşa peş peşe Osmanlı Ordularını yenerek Kütahya’ya kadar ilerledi.

Bu durum karşısında II. Mahmud İngiltere ve Fransa’dan yardım istedi. İngiltere ve Fransa bu durumun Osmanlı Devleti’nin bir iç sorunu olduğunu öne sürerek II. Mahmud’un yardım talebini geri çevirdi, üstelik Fransa Mehmet Ali Paşa’yı destekleyen bir tutum sergiledi. Bu gelişmeler, Osmanlı Devleti’ni 1833’te Ruslarla Hünkar İskelesi Antlaşması’nı imzalamaya itti.

Hünkar İskelesi Antlaşması’na göre Osmanlı Devleti bir saldırıya uğrarsa masrafları karşılamak şartıyla Rusya, Osmanlı Devleti’ne yardım edecekti. Rusya, bir saldırıya uğradığı takdirde ise Osmanlı Devleti, Boğazları Rusya’nın savaştığı devletlere kapatacak; ancak Rus gemilerinin Boğazlar’dan geçişine izin verecekti.

Osmanlı ve Ruslar arasında yapılan bu ittifaktan derin endişe duyan İngiltere, Fransa’nın yardımına başvurdu. Hatta bir İngiliz filosunu İzmir’e göndermek kadar ileri gitti. Bir süre sonra İngiltere Osmanlı Devleti’ne destek vaat etti. Elbette, bu destek karşılıksız olmayacaktı. İngiltere, bu destek karşılığında daha önce kendisine verilen kapitülasyonları genişletmek için Osmanlı Devleti’ne yeni bir “serbest ticaret anlaşması” (Baltalimanı Antlaşması) teklif etti. Osmanlı Devleti bu antlaşmayı imzaladı.

İngilizlerin ‘batılılaşma‘, ‘liberalleşme’ ve ‘kalkınma’ sloganları ile üzerini örttükleri Baltalimanı Antlaşması, gerçekte Osmanlı Devleti’nin çöküşüne neden oldu. Bu antlaşma ile İngiltere, Osmanlı Devleti’ni, bir daha çıkamayacağı ekonomik bir çukura sürükledi. Zira Baltalimanı Antlaşması ile Batılı devletlere, özellikle de Britanya’ya, teslimiyet sınırlarının çok ötesine geçen birçok imtiyaz tanınmıştı. Bu, Osmanlı Devleti’ni İngilizler ve diğer Avrupalılar için etkin bir açık pazar haline getirdi.

Anlaşma, Osmanlıların çıkarlarına karşı tek taraflı ve bağlayıcı hükümlerle doluydu. Mevcut kapitülasyonlara ek olarak, Büyük Britanya’ya birçok alanda ‘sonsuza dek‘ geçerli olacak yeni ayrıcalıklar verildi. Durum o kadar ilginçti ki, Türk tüccarlar yüzde 12 vergi verirken, İngiliz tüccarlar iç ticaretleri için sadece yüzde 5 ödüyorlardı. Antlaşmanın açık maddesine göre İngiliz ve Avrupalı tüccarlar, yerli tüccarlardan daha fazla vergi ödemeyecek, herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmayacak ve bu antlaşma sonsuza dek geçerli olacaktı.

Baltalimanı Antlaşması genç Türk sanayisine ciddi bir darbe indirdi. Pamuk, ipek, yün, deri işleme, madencilik ve tarım gibi yerel üretime bağlı olan endüstriler ciddi şekilde etkilendi ve hatta yok oldu. Bir süre sonra bu ürünler artık işlenmedi ve yabancılara çok düşük fiyatlarla ham madde olarak satıldı. 1838’den önce iç talebi kolayca karşılayan ve ihraç edilen birçok yerel sanayi ürünü ithalat yoluyla elde edilebilir hale geldi.

Öte yandan, Batılılara verilen yeni imtiyazlar nedeniyle dış ticarette düşen vergi gelirleri, devlet bütçesindeki açıkların etkisiyle birleşince, Osmanlı Devleti üzerinde ağır bir yük oluşturdu ve bu durum büyük bir ekonomik krize yol açtı.

Halihazırda 1854 Kırım Savaşı’nın (Kırım Harbi) ağır maliyetleriyle mücadele eden Osmanlı Devleti, tarihinde ilk kez ekonomisini ayağa kaldırmak için dış borçlanmaya başvurdu. İngiltere bu hareketi coşkuyla destekledi. Sonuç olarak, Osmanlı Devleti 24 Ağustos 1854’te Londra’daki Palmers Bank ve Paris’teki Goldschmidt Bank’tan toplam 3 milyon sterlin borç aldı. Borç, Mısır vergilerine karşı teminat altına alındı.

Bu hareket, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından çok sonra bile ödenemeyen ağır borçlanmanın başlangıcı oldu. 1854’teki ilk krediden sadece yirmi yıl sonra, Osmanlı Devleti temerrüt ilan etti ve iflasını açıkladı. Birinci Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı Devleti 243 milyon Osmanlı lirası borç almış, bu da toplam dış borcu faizlerle birlikte 409 milyon Osmanlı lirasına dönüştürmüştü.

Borçların geri ödenememesi, alacaklıların Devletin en büyük gelir kaynaklarını kontrol altına almalarını sağladı. Osmanlı Genel Borç İdaresi (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi) Sultan II. Abdülhamid’in yönetimi sırasında kuruldu. İsmi bir Osmanlı idaresi olduğunu öne sürse de, idarenin alacaklıları temsil eden tamamen yabancı bir yönetimi vardı: İngiliz, Hollandalı, Fransız, Alman ve İtalyan. Osmanlı Devleti’nin iç ve dış borçlarını izleyen bu komisyon, devlet bütçesinin üçte birinden fazlasını oluşturan tütün, tuz, ipek, balık ağı ve damga vergilerinden elde edilen gelirlerin tamamını ele geçirdi.

Osmanlı Devleti’nin küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti, Devletin sonunu heceleyen bu devasa borçları devraldı. Bununla birlikte, sadece bir yüzyıl sonra genç cumhuriyet onlara tam olarak ödeme yapabildi. Son olarak, İngilizlerle Baltalimanı Antlaşması’nın imzalandığı 1838’de Osmanlı Devleti’nin hiçbir dış borcu olmadığını belirtmek gerekiyor.

Konupara Ekibi

Konupara Ekibi, okuyucu ihtiyaçlarını analiz ederek para yönetimi, birikim, krediler, kredi kartları, kredi notu, mevduat hesapları gibi bankacılık ürünleri ve yatırım konularında araştırmalar yapıp kapsamlı yazılar hazırlıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir