Dünyanın En Önemli Ekonomistlerinden Çok Önemli Dersler
Ekonomi ve finans dünyası birbiriyle alakasız gibi görünen parçaların sürekli birbirleriyle etkileşim içine geçtiği alanlar oldukları için karışık yerler olabiliyorlar. İşin içinden çıkmak da haliyle zorlaşabiliyor.
Neyse ki bu işin en iyisi olan ekonomistler bildiklerini bizlerle paylaşıyorlar; onların bu önemli derslerini incelediğiniz takdirde temel ekonomi de finans da sizin için bir anlam ifade etmeye başlayacaktır.
İçindekiler
Herbert A. Simon
Herbert A. Simon daha çok yapay zeka konusunda çığır açan çalışmaları ile bilinse de kendisinin en önemli dersi şirketlerin (ve insanların) tek bir amaca bağlı olarak hareket etmemesi gerektiğidir. Kendisinin rasyonel kararların nasıl alındığıyla ilgili şöyle bir yöntemi var; bilgi toplama (araştırma), dizayn (olası fikirleri oluşturma) ve seçme (kararı verip uygulama).
Herkes zor bir konuda karar vermesi gerektiğinde bu üç aşamayı uygulayıp kararını öyle verebilir. İnsanlar genelde bu üç şeyi bilinçli olarak yapmasa da mesela yatırım yaparken bu üç adımı bilinçli şekilde takip etmek daha iyi kararlar vermenizi sağlayabilir.
John Maynard Keynes
John Maynard Keynes’e göre serbest piyasa herkese eninde sonunda iş sağlayacaktır fakat gerilemeyi önlemek adına devletin zaman zaman müdahaleleri gerekmektedir. Ona göre devletin yüklü harcamaları gerilemenin etkisini durduracaktır.
Keynes’in bu görüşleri o dönemlerde çok tartışmalı olarak kabul edildi fakat gerçek şu ki tüm büyük ekonomiler ne zaman gerilemeye başlasa o ekonomiyi kurtaran birileri mutlaka vardır. Hiçbir devlet kenarda durup ekonomisini kendi haline bırakmaz.
Warren Buffett
Ekonomi üzerine master yapmış olan Warren Buffett, tarihin gördüğü en başarılı yatırımcılardan biri. Warren Buffett’ın o kadar çok önemli fikri var ki içlerinden birini “en önemlisi” olarak belirlemek güç, fakat “tam olarak anladığın bir şeye yatırım yapmak” en uygulanabilir derslerinden biri.
Mesela, Amerika’nın son birkaç ekonomik batışı hep gereksiz derecede karmaşık veya kötü anlaşılmış, yatırımlar sonucu geldi. Bunun en göz önünde olan örneği bu işte hangi şirketlerin başarılı olabileceğini iyi araştırmadan yapılan yatırımların oluşturduğu internet balonu oldu.
Yatırımcılar günümüzde hala yalnızca temel derecede bildikleri internet şirketlerinden bir diğeri ile arasındaki farkı bilmediği kripto paralara kadar tam olarak anlamadıkları iş kollarına yatırım yapabiliyorlar. Ancak Buffett’ın da söylediği gibi; Akıllı yatırımcı önce yatırım yapacağı şeyi iyice araştırır, bilir ve sonra yatırım yapar.
Alfred Marshall
“Arz ve talep” kanununu herkes duymuştur. Alfred Marshall da bu konseptin babası sayılabilecek bir insan. Arz ve talep düzgün şekilde karşılandığı zaman fiyatlar da makul olur. Fiyatlar düştükçe bazı üreticiler pazardan çekilip arzı azaltıp talebi yükseltirler, böylece fiyatlar yeniden yükselir.
Günümüzde bu basit dersten çıkarabilecek birçok şey var. Örneğin teknoloji devi Apple ürünlerine olan talebi sürekli yüksek tutmak için çaba harcıyor ki fiyatlarını yüksek tutabilsin. Öbür yandan ise e-ticaret devi Amazon.com arzın kendine çıkardığı masrafı olabildiğince azaltmaya çalışıyor ki rakiplerinden daha ucuza ürün satabilsin. Hangi sektörde olursanız olun talebin nereden geldiğini ve arzın ne kadar olduğunu mutlaka bilin.
Elinor Ostrom
Elinor Ostrom Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazanmış tek kadın. Ostrom’un bize verebileceği iki önemli ders var. Birinci ders insanların ortak kullanıma tabii müşterek kaynakları zaman içinde belirli kurallar dahiline bağlaması. Halbuki sulama kanalları ve otlaklar gibi müşterek kaynaklar paylaşılmalıdır. İkincisi ise var olan her şey için onu açıklayabilecek bir teorinin olabileceğini söyleyen Ostrom Yasası.
Ostrom’un dersleri gösteriyor ki müşterek kaynaklar paylaşılmalıdır ve yasalar bu kaynakların paylaşılmasını teşvik edecek şekilde hazırlanmalıdır. Ayrıca bir iş adamı veya girişimci işe yarayan bir şey bulup neden işe yaradığının analizini yaparak harika stratejiler geliştirebilir.
Muhammad Yunus
Muhammad Yunus ufak kredilerin yoksul toplumlara ne kadar büyük bir ektisinin olduğunu keşfeden bir ekonomist. Ufak miktardaki kredilerin büyük etkiler yarattığı mikrokredi konsepti onun buluşu.
Bugünlerde Muhammad Yunus’un mikrokredi için ortaya koydukları üçüncü dünya ülkelerinde mikrokrediden başka birçok şey için geçerli. Şartların sınırlı imkanlar sunduğu toplumlarla ufak katkıların etkisi sanıldığından çok daha büyük oluyor.
Nitelikli projelerin hayata geçmesi için kitlesel fonlama imkanı sağlayan Kickstarter ve içerik oluşturucularının bilgilerini satarak kendi ücretli abonelik hizmetlerini kurmalarına olanak sağlayan Patreon gibi platformlar da bu ufak katkılardan büyük kazançlar doğurabilmek için kurulmadılar mı?
Adam Smith
Adam Smith insanların doğaları gereği yalnızca kendilerini düşündüklerine, fakat tam da bu sebepten dolayı bu kendini düşünme eyleminin bir süre sonra toplumu düşünmeye dönüştüğüne inanıyordu.
Yani Smith’e göre bir fırıncı yalnızca insanlar ekmek yiyebilsinler diye ekmek yapmaz; aynı zamanda para kazanmak için de ekmek yapar. Fırıncının para kazanma isteği ve ihtiyacı doğrultusunda yaptığı bu eylem, onun ekmeklerini satın alan insanlar tarafından da kanıtlanmıştır ki toplumsal bir fayda sağlamaktadır. Eğer kimse o fırıncıdan ekmek almazsa toplumun artık onun sağladığı hizmete ihtiyacı yok demektir, bu yüzden fırıncı fırınını kapatır.
Günümüzde firmaların da ne üreteceklerini belirlerken Smith’in ortaya koyduğu bu prensibi kesinlikle göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Zira ürününüze talep yoksa elinizdeki kaynağı o ürünü üretmekte ısrar ederek boşa harcamış olursunuz.
John Nash
Eğer Russell Crowe’un başrolünü oynadığı 2001 yapımı Akıl Oyunları (A Beautiful Mind) filmini izlediyseniz John Nash’i de tanıyorsunuz demektir. Kendisi aslında bir ekonomistten çok bir matematikçi olsa da ekonomi alanında Nobel Ödülü kazanmış bir isim. Nash’in en önemli dersi büyük katkılarının olduğu “oyun teorisinden” geliyor; bir insan kendisi için strateji geliştirmeden önce başkalarının niyetlerini ve stratejilerini hesaba katmalıdır. Diğer bir deyişle tek bir “mükemmel strateji” yoktur.
Hele ki insanlığın birbirleriyle bağlantısının daha yoğun olduğu bugünlerde. Başkalarının motivasyonlarını ve niyetlerini hesaba katmadan çıkarılacak bir strateji, başarısızlığa davetiye çıkarmak demektir.
Friedrich Hayek
Friedrich Hayek’in en önemli dersi kısıtlı bilginin nasıl kusurlu kararlara yol açacağı ve bir kişi veya bir grup hiçbir zaman kaynak tahsisini düzgün yapmaya yetecek kadar bilgiyi elinde tutamayacağı gerçeğidir. Bu da piyasayı veya ekonomiyi tahmin etmeyi çok zorlaştırır. Ancak ekonominin veya piyasanın kendisi fiyatları değiştirerek kaynak dağılımını etkili bir şekilde yapabilir.
Günümüz şirketleri, iş adamları ve yatırımcıları fiyat dalgalanmalarını hesaba katmak durumundadırlar. Bir şirket marka itibarını korumak adına değişken fiyat uygulamalarını önleyici çalışmalar yaptığında serbest fiyatlandırmadaki dalgalanmaları izleyerek edinebilecekleri çok önemli bilgiyi de kaçırmaktadırlar.
Milton Friedman
Friedman’ın ekonomiye birçok katkısı oldu fakat kendisinin herkes tarafından kullanılabilecek en önemli dersi daimi gelir hipotezi olsa gerek. Bunun arkasında insanların her zaman hayatları boyunca kazanacakları tüm gelirden bir parça harcadıkları fikri yatar. Bu harcamayı değiştirmenin harcamalar ve geçici düşüler haricinde tek yolu düzenli gelir olarak algılanan şeyi değiştirmektir.
Günümüzde insanlar görülen düzenli gelirlerinden harcamaya devam ediyorlar. Halbuki görülen düzenli gelir, gelir vergilerinden ve tasarruf planı aktarımlarından etkilenebilir. Maaşınız arttıkça tasarruf planınızın ödemelerini artırın; böylece görünen geliriniz siz hiç fark etmeden değişecektir.
Max Weber
Max Weber’in rasyonel-yasal modeli hem devletlerin, hem de şirketlerin yapılanması için önemli bir derstir. Her ne kadar karışık bir genel model olsa da bu modelin temel noktası şudur; başarılı bir yapılanma olmak için net olarak tanımlanmış emir-komuta zincirlerine ve herhangi bir pozisyon için işe alım yaparken belirli yeteneklere sahip olan insanların seçilmesine ihtiyaç vardır.
Bugünlerde birçok şirket net tanımlanmış pozisyonların ve emir-komuta zincirlerinin olmadığı yassı yapılanmaları tercih ediyor. Fakat şirketler büyüdükçe yassı yapılanmanın getirdikleri bir yük olmaya başlıyor. Şirketler büyüdükçe Weber’in modeline daha çok yaklaşmalılar.
Burton Gordon Malkiel
Burton Gordon Malkiel’in en önemli dersi şudur; yatırımcılar piyasanın etkili olma eğilimini fark etmedikleri için kötü yatırım kararları verme eğilimindedirler. Yani bir yatırımla ilgili çıkan bir haber veya hadise, ilgili şirketlerin hisse fiyatlarını etkileyecektir.
Endeks yatırımı denen şeyi duymuşsunuzdur; endeks yatırımı Malkiel’in eseridir. Düşük fiyatlı endeks yatırımının en mantıklı yatırım aracı olduğunu düşünen analistlerin sayısı da gün geçtikçe artıyor.
William F. Sharpe
Bir miktar matematiğe hazır olun. William F. Sharpe, bugün Sharpe Oranı diye bilinen oranı bulan insan. Sharpe Oranı riske göre düzeltilmiş kazancı hesaplamanın bir yolu ve birçok analist tarafından ne zaman hisse alım-satımı yapılacağını belirlemek için kullanılıyor. Buradaki ders şu; bir fırsatın ne kadar iyi olduğunu belirlerken o fırsatın doğurduğu riskler her zaman dikkate alınmalıdır.
Günümüzde birçok yatırımcı yalnızca her şey mükemmel giderse olacakları hesaplıyor. Fakat bir yatırıma harcanacak para, zaman ve efor kesinlikle risklerle karşılaştırılmalı ve karar ona göre verilmelidir.