Ekonomi

Kapitalizm Nedir? Kapitalizm Örnekleri ve Tarihi

Kapitalizm ve kapitalist bir sistem, esas olarak, tüm üretim kaynakları mülkiyetinin özel olduğu gerçeğine dayanan bir ekonomik sistem olarak tanımlanmaktadır. Sosyal olarak da bu sistemi ifade etmektedir.

Kısaca kapitalizm, üretim kaynaklarının devlet gibi bir kuruluşa değil, özel mülkiyet çerçevesinde bireylere ait olması gerektiğini savunmaktadır. Bunu da ekonominin temel amacına yönelik bir şekilde yapmaktadır.

Ekonominin amacı, sahip olduğumuz sınırlı kaynaklarla insan ihtiyaçlarını karşılamanın en iyi yolunu araştırmaktır. Bu durum göz önüne alındığında, kapitalizm, piyasanın bunu gerçekleştirecek en iyi mekanizma olduğunu düşünmektedir.

Ekonominin amacı ve piyasanın ilgili ihtiyaçları karşılamak adına en iyi mekanizma işlevi göreceği bu sistemin temel savunma noktasıdır. Bu nedenle de kapitalizm, özel mülkiyeti ve rekabeti teşvik etmenin gerekli olduğuna vurgu yapmaktadır.

Kapitalizm Nedir?

Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyete ait olması gerektiği, piyasanın kıt kaynakları verimli bir şekilde tahsis etmek için bir mekanizma olarak hizmet ettiği ekonomik ve sosyal bir sistemdir.

Kapitalizm, sermayenin zenginlik yaratmak için bir kaynak olarak hizmet vermesi gerektiği gerçeğine de dayanmaktadır. Kavramsal amaçlar için kapitalizm, sosyalizm sistemine aykırı olan sosyo-ekonomik konumdur.

Kapitalizmde üretimin temel faktörleri emek ve sermayedir. Kapitalizm, işin paralı ücretler karşılığında sağlanmasını ve çalışanlar tarafından özgürce kabul edilmesi gerektiğini önermektedir.

İktisadi faaliyet, üretim araçlarını organize eden insanların ekonomik kâr elde edebilecekleri ve sermayelerini artırabilecekleri şekilde organize edilmiştir. Örneğin, bu yol ile mal ve hizmetler, şirketler arasındaki rekabeti teşvik eden piyasa mekanizmaları aracılığıyla dağıtılmaktadır.

Bu kapsamda kapitalizm sistemine göre, yatırım yoluyla sermayeyi artırmak, servet oluşturmaya yardımcı olmaktadır. Yani bireyler ekonomik kazanç ve piyasa rekabeti peşinde koşarsa, servet artacaktır. Böylece artan zenginlik ile mevcut kaynaklar da artacaktır.

Kapitalizm Örnekleri

Kapitalizm ve kapitalist sistemi anlamaya çalışan birçok kişi örnekler de görmek istemektedir. Günümüzde bu sistemin farklı şekillerde işlediği birçok ülke örneği vermek mümkündür. Bazı kapitalizm örnekleri şunlardır:

Amerika Birleşik Devletleri

Kapitalizm sistemi ile en çok özdeşleşen ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gelmektedir. ABD özellikle Soğuk Savaş olarak adlandırılan dönemde, kapitalizmin lider isimi olarak öne çıkmıştır.

ABD ile SSCB tarafları arasında yaşanan Soğuk Savaş yıllarında, bu durum kutuplaşmaya da yol açmıştır. Çünkü ABD’nin kapitalizm ile anılması komünist bir sistemin yerleştirildiği SSCB’yi bir düşmanı olarak nitelendirildiği zaman daha fazla göze çarpmıştı.

Çin Halk Cumhuriyeti

Çoğumuz Çin Halk Cumhuriyeti’ni kapalı bir ekonomi olarak görmekteyiz. Yoğun baskılar altında yaşayan ülke halkı neredeyse dış dünyadan tamamen izole bir şekilde yaşamaktadır ve çok düşük ücretlerle çalışmaktadır.

Ancak Çin, her ne kadar farklı olsa da, başka bir kapitalizm türü uygulamaktadır. Siyasi olarak tek parti sistemine sahip olmasına rağmen Çin, ticaret açıklığını tercih eden bir kapitalizm sistemine sahiptir.

Kapitalizmin Özellikleri Nelerdir?

Kapitalizm sistemi birtakım belirli değişmez özelliklere ve ilkelere sahiptir. Tam olarak kapitalizm ne demek sorusuna yanıt verebilmek adına bu özellik ve ilkelerin de bilinmesi gerekmektedir.

Kapitalizmin temel ilkeleri şunlardır:

  • Bireysel Hakların Savunulması: Sermayenin ve üretim araçlarının özel mülkiyetini ifade etmektedir.
  • Şirket Özgürlüğü: İş projelerini geliştirmenin, yürütmenin veya bunlara son vermenin mümkün olduğunu savunmaktadır.
  • Rekabetçi Piyasa: Döviz fiyatının arz ve talebin etkileşimi ile devletin mümkün olan en az müdahalesi ile verilmesi anlamına gelmektedir.
  • Serbest Pazar Koşulları: Birden fazla seçenek ve ürün alternatiflerinin olduğu bir pazarda, bireylerin seçim yapma olanağına sahip olduğunu ifade etmektedir.

Bu temel özelliklere göre, ekonomiye katılım gösteren herkes, kendi çıkarlarının peşinde koşma ve çıkarlarını maksimize etme, bunun için sermaye biriktirme veya kullanma doğrultusunda hareket etmelidir.

Kapitalizm Köken Olarak Ne Demektir?

Kapitalizmin köken olarak “serbest piyasa ekonomisi” veya “serbest piyasa sistemi” demektir. Her ne kadar çoğu zaman kapitalizm ismi kullanılsa da, bu kavram ilgili kökenlere dair çağrışımlar da yapmaktadır.

İlk uygarlıkların ortaya çıkmasından bu yana gerek tüccarlar gerekse de gerçekleşen ticaretler var olmasına rağmen, kapitalist sistem Avrupa’da 13. yüzyıla kadar ortaya çıkmamıştır.

Kapitalizm, dünyanın genelinde feodalizmin yerini alan ekonomik sistem olmuştur. Kapitalizmden önce iş, efendilik bağlarından, kölelikten veya kişinin kendi topluluğuna karşı sosyo-ahlaki bir yükümlülüğünden türetilen bir sorumluluk olarak tanımlanmıştır.

Bütün bunların yanı sıra kapitalizm, kölelik yerine sermaye, yani farklı bir deyişle belirli bir ücret karşılığında çalışmayı önermek için ortaya çıkmıştır. Günümüzde de geçmişteki sistemin yerini almıştır.

Kapitalizm Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

İlk kez 13. yüzyılda dillendirilmeye başlayan kapitalizm, Orta Çağ’daki diğer sistemlerin yerini almaya başlamıştır. Hemen ardından, 15. yüzyıl sonrasında Avrupa güçleri tarafından Amerika kıtasının kolonileşme aşaması ile pekişmeye devam etmiştir.

Amerika kıtasında yaşanan kolonileşme sürecindeki bu gelişmeler kapitalizm için önemli bir dönüm noktası haline gelmiştir. Belirtmek gerekir ki bu durum, metropoller ve yeni kıtadaki kolonileri arasında oluşturulan yoğun ticari alışverişlerden kaynaklanmıştır.

Bu gelişmelerin ardından, 18. yüzyılda, Adam Smith “Ulusların Zenginliği” kitabını yayınlamıştır. Bu kitapta Smith, tamamen serbest piyasa ilkelerini savunmuştur. Her ne kadar tartışmalı olsa da Smith, kapitalizmin yaratıcısı ve kurucusu olarak kabul edilmiştir.

Smith, kendince oluşturduğu görünmez el metaforunu kullanmak suretiyle, bir anlamda kapitalizmi savunmuştur. Bu metafor ile, devletin piyasanın arz ve talep yoluyla kendi haline bırakılması durumunda, toplumun refaha ulaşabileceğini iddia etmiştir.

Meşhur “görünmez el” metaforu ile İskoç düşünür ve ekonomist Smith, herkesin kendi çıkarlarını göz önünde bulundurarak hareket etmesi halinde, genel olarak toplumun da mümkün olan en iyi seviyeye ulaşabileceğini ifade etmiştir.

Kapitalizm Fikrinin Gelişim Süreci Nasıl Olmuştur?

Kapitalizm fikirleri, eski rejim olarak bilinen sistemi yerinden eden ve modern devletlerin kuruluşuna zemin hazırlayan Rönesans ve Aydınlanma dönemlerinde sürekli bir halde gelişmeye devam etmiştir.

Kapitalizm daha sonra 19. yüzyılın en sembolik düşünürlerinden biri olan Karl Marx tarafından sert eleştire maruz kalmıştır. Marx, kapitalist sistemin bir grup nüfusun, proletaryanın üretim araçlarının sahipleri olan kapitalistler tarafından sömürüldüğünü dile getirmiştir.

Böylece 20. yüzyılda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) komünist sistemiyle uç noktalara taşınan bir sosyalist düşünce akımı doğmuştur. Ancak Marx’ın önerdiği bu ekonomi modeli beklenen sonuçları elde edememiş ve tutunamamıştır.

Kapitalizm gelişim sürecinde en önemli dönüm noktası ise, 1989 yılında ekonomik özgürlüğün komünist modele karşı zaferi anlamına gelen Berlin Duvarı’nın yıkılması ile yaşanmıştır.

Amma velakin kapitalizm, eğitim ve sağlık gibi belirli alanlarda veya sektörlerde devletin müdahalesini kabul etmek zorunda kalmıştır. Kapitalizm, günümüzde hala belirli kesimlerce eleştirilmektedir. Özellikle de ekonomik kriz dönemlerinde bu eleştiriler artış göstermektedir.

Kapitalizmde Devlet Kontrolü Ne Anlamak Gelmektedir?

Kapitalizmde devletin temel görevi, piyasa başarısızlıklarını kontrol altında tutmaya çalışmaktır. Ayrıca devletler sistemin suistimal edici durumlara yol açmasını engellemeli ve rekabeti teşvik etmelidir.

Öte yandan bu kavram doğrultusunda belirtmeden geçememek gerekir ki, tekelci kapitalizm, finansal kapitalizm veya neo-kapitalizm gibi farklı türev sistemler de bulunmaktadır.

Bu çerçevede, devlet gücü piyasada kıt varlığı ve etkisi konularında, özellikle sermaye sahipleri ve girişimcilerin maksimum seviyede fayda sağlamak için yüksek ölçüde özgürlük ve bağımsızlıkla çalışmasına izin vermesi ile öne çıkmaktadır.

Öyle ki bu özellikler sayesinde işverenler, şirketlere yeniden yatırım gerçekleştirme ve işçilere ödeme yapma olanağına kavuşmaktadır. Yani, burada tam anlamıyla bir bağımsızlık ve özgürlük durumu söz konusu olmaktadır.

Aynı zamanda kapitalizm, devletin finans ve iş dünyasında günden güne sahip olduğu gücün azalmasını varsaymaktadır. Bu şekilde devletin, özel sektöre daha fazla ağırlık vermesi ve piyasaların gözetimini sağlaması sonucu ortaya çıkmaktadır.

Kapitalizm Sistemini Savunanların Görüşleri Nelerdir?

Üretim araçlarının özelleştirilmesinin savunucuları genellikle özel girişimin çoğu zaman devletten daha iyi bir kontrol ve yönlendirme yöneticisi olduğunu iddia etmekte ve savunmaktadırlar.

Buna göre, durum tamamen bağımsız ve özgürlükçü olmadığında, bürokrasi veya buna benzer birçok sorun, bu tür görevlerin verimli bir şekilde yerine getirmelerini engellemektedir.

Örnek vermek gerekirse, bir şirket halka arz edildiğinde, daha iyi yönetilmesinden kaynaklanan olası zararları vatandaşlar üstlenmektedir. Öte yandan, özel olduğunda, tüm riski üstlenen şirketin sadece kendisidir.

Liberaller, rekabetin olduğu bir piyasada şirketlerin ürün ve hizmetleri geliştirebileceklerini, daha düşük fiyatlarla daha fazla kalite sunabilmek için maliyet yapısını değiştirebileceklerini savunmaktadırlar.

Bu kapsamda ele alındığında liberallere göre, devletin rolünü ve piyasalara müdahalesini azaltmak, kapitalizmin ve en yeni günümüz Batı ekonomisinin temellerinden birini oluşturmaktadır.

Kapitalizm ve Sosyalizm Arasındaki Farklar Nelerdir?

Kapitalizm ve sosyalizm tamamen birbirlerinden farklı anlamlara gelmektedir. Her iki kavram da farklı durumların birer ifadesidir. Bu açıdan kapitalizm ve sosyalizm arasında önemli farklar bulunmaktadır.

Kapitalist ekonomilerin temel özelliği, şirketlerin ve bireylerin belirli fiyatlar üzerinden ekonomik işlemler yoluyla piyasada mal ve hizmet üretmeleri ve değiş tokuş etmelerini sağlamaktır.

Bu şekilde kapitalizmin var olduğu bir ekonomide, ticari veya finansal kuruluşlar aracılığıyla ekonomik inisiyatifi alan ve kararlar veren kişinin birey olduğunu belirtmek mümkün olmaktadır.

Özel mülkiyet açısından kapitalizme karşı çıkan sistem, temelde üretim unsurlarının veya malların toplumsal mülkiyeti kavramını savunan sosyalizmdir. Bu sistem de bireysel değil, toplumsal mülkiyet ve müdahaleyi savunmaktadır.

Son olarak, dilerseniz bir liste şeklinde hazırladığımız kapitalizm hakkında bilmeniz gerekenler makalemize de göz atabilirsiniz. İlgili yayında kapitalist sisteme ilişkin birtakım konulara değinmiştik.

Yağız Okan

Kişisel finans alanında uzmanlaşmış ve Sertifikalı bir serbest yazar olan Yağız Okan, 2014 yılında Konupara’ya katıldı. Anadolu Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık, ek olarak İktisat bölümlerinden mezunu olmasının yanı sıra, Finansal Okuryazarlık Sertifikası ve MEB Genel Muhasebe Sertifikasına sahip. Krediler, kredi kartları ve mevduatlar gibi bankacılık ürünleri ve kişisel finans konusunda uzman. E-posta: yagizokan@konupara.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir