Tamamen Devletin Yönettiği Eşitlikçi Bir Toplum: Komünizm Nedir?
Birkaç on yıl önce, önde gelen bir Alman kitabevi günümüz modern komünizm kurucuları arasında yer alan Karl Marx’ın en temel eserlerinden biri olan Das Kapital’in yıllardan sonra ilk defa çok satanlar listesine girdiğini açıkladı.
Bu durum bir hayli ilginç zira Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından fikirleri büyük ölçüde çürütüldüğü iddia edilen bu Alman filozof Marx, nasıl oldu da bu kadar popüler kalabildi? Bu, halen büyük bir merak konusu olmaya devam ediyor.
Öte yandan, sosyalizm fikrini reddeden ve üstelik de dünyanın en serbest piyasa ekonomileri arasında yer alan Almanya’da, modern komünizm kurucusu Marx’ın eserlerinin bu denli ilgi çekiyor olması oldukça ironik bir duruma da işaret ediyor.
Ancak tabii, sadece Almanya’da değil. Dünyanın birçok ülkesinde de pek çok kişi Marx’ı halen seviyor ve en meşhur eseri Das Kapital’i yıllar geçmesine rağmen okuyor. Komünizm için de hiç kuşkusuz farklı bir heyecan beslenmeye devam ediyor.
İçindekiler
Komünizm Nedir?
Komünizm, kapitalizm sistemini yıkıp ortadan kaldırarak, insanların veya devletlerin ekonomideki üretim araçlarına sahip olacağı sisteme verilen ideolojik bir kavramın ifadesidir.
Bu ideolojiye göre modern anlamda komünizmin kurucusu Karl Marx’ın ana düşüncesi, toplumların adaletli olmayan ekonomik ve ilkel sistemlerden, ideal nihai bir sisteme doğru evrileceğidir.
Komünizm, feodalizm veya derebeylik olarak da bilinen ekonomik, siyasal ve toplumsal örgütlenme ile başlayan, merkantilizme ve modern kapitalizm fikrine yönelen bu sistemin ardından ütopik ve daha adaletli bir sisteme yol açacaktır. İşte Marx’a göre de bu sistem komünizmdir.
Komünizm sisteminin olduğu bir toplumda, üretim araçlarının; aletler, fabrikalar, hammadde ve buna benzer her şey dahil olmak üzere mülklerin sahibi şirketler ya da şahıslar değil, toplum olacaktır.
Biraz daha açmak gerekirse, komünist bir toplumda, en başta bütün kurum ya da şirketlerin denetimi devlete geçecek ve bunlar işçilerin ezilmesine hiçbir koşulda izin verilmeden tepeden yönetilmiş olacaktı. Marx’ın görüşüne göre bu, toplumun gelebileceği en son aşama olacaktı. Yani yüzlerce sene uluslararası tabakalara ayrılan mevcut sınıf bariyerleri de tamamen son bulmuş olacaktı.
Komünist Ne Demek?
Komünizm ideolojisini savunarak diktatörlüğünün yalnızca mülkiyet sınıflarını ve tüm burjuva sosyo-politik düzenini yok etmek için kurulmuş geçici bir rejim olduğuna inanan kişiler komünist olarak tanımlanır.
Komünistler tıpkı bu ideoloji ve hareketin önderleri gibi burjuvazi ezildikten sonra, devletin yitip gideceğine ve bu durumun özgür bir topluluk birlikteliğine yol açmaya mahkum olacağına inanırlar. Bu bağlamda her bir komünist için sınıf mücadelesi oldukça önemlidir.
Farklı Komünizm Fikirleri Nelerdir?
Her ne kadar modern komünizm denildiğinde bir kurucu olarak aklımıza Karl Marx geliyor olsa da, aslında ondan daha evvel birçok komünizm şekli bulunuyordu.
Marx’ın filozof meslektaşı Friedrich Engels ile birlikte 1848 yılında kaleme aldıkları Komünist Manifesto kitabında bu durumdan bahsedilmişti. Örneğin 1516 senesinde İngiliz yazar ve filozof Thomas More Ütopya isimli kitabında, ortak mülkiyete dayalı bir toplumdan bahsetmişti. Öte yandan 19. yüzyılın başlarında Amerika’da ve Avrupa’da farklı komünist topluluklar da bulunuyor.
Ancak tabii, Marx’a göre komünizm, dünyanın neredeyse hemen her yerinde işçiler daha adaletli bir toplum için hükümetlerine karşı ayaklanıp, hükümetlerini ortadan kaldırarak bu sistemi kabul edecekti.
Elbette bunun sebebini anlatmak için konunun altını biraz daha doldurmak gerekiyor. Öyle ki Marx’a göre kapitalizm sisteminin net bir şekilde adaletli olmaması, zenginlerin, işçilerin fakirleşmesine rağmen gittikçe daha da zenginleşiyor olmasıydı. Bu açıdan da Marx, insanlık tarihinin bir sınıf mücadelesi olduğunu belirtir.
Yine bu çerçevede aristokrasi ve üretim araçlarını elinde bulunduran kapitalist orta sınıf olarak tanımlayabileceğimiz yükselen burjuvazi arasındaki çekişme, yerini burjuvazi ve burjuvazi için çalışan işçi sınıfı olan proletarya arasındaki çekişmeye bırakacaktı.
Komünizmde Emek Değer Kuramı Ne Anlama Gelir?
Emek değer kuramı, Karl Marx’ın kuramlarının temelini oluşturur. Das Kapital’de bahsi geçen bu fikir, bir metanın değerinin onu üretmek için harcanan zamana eşit olduğu anlamına gelir.
Tam da bu noktada emek değer kuramının daha iyi anlaşılması için bir örnek vermek gerekir. Örneğin bir ceketi dikmek, bir pantolonu dikmekten iki kat fazla çaba gerektirip zaman alıyorsa değeri de iki kat fazla olur. Marx, şirket sahiplerinin kazandıkları gelirin önemli bir kısmını kendilerine aldıklarından bahseder. Şirket sahiplerine adaletli olmama hakkını veren şey, üretim araçlarına sahip olmaları ve böylece işçileri sömürebilmeleridir.
Bununla birlikte emek değer kuramına yönelik birtakım tartışmalar ve eleştiriler de vardır. Buna rağmen temel fikir geçerliliğini korumaktadır. Söz gelimi, toprak ve sermaye sahibi olanlar ile olmayan arasında hem önemli bir fırsat hem de servet farkı vardır.
Komünist Manifesto Komünizm Hakkında Ne Anlatır?
Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından kaleme alınan Komünist Manifesto kitabı, komünizmi anlamak için okunması gereken en önemli kaynaklar arasında yer alır.
Günümüzde Komünist Manifesto’yu okuyan bir okuyucu kitapta bahsi geçen dünyanın elli yıl öncesine ait olduğunu düşününce şaşkınlığa uğrayabilir. Zira kitapta çok modern, iş gücünün azaltıldığı küreselleşmiş, büyük şirketlerin olduğu bir dünya anlatılır.
Yine Komünist Manifesto’da Marx, kapitalistler arasındaki rekabetin gittikçe acımasız olduğu, çoğunun iflas ettiği ya da daha büyük şirketlerin eline geçtiği, bütün üretim sistemlerinin sınırlı sayıda tekel tarafından kontrol edildiği ve bu tekellerin işçileri istedikleri katar sömürdüğü bir dünyayı gözler önüne serer.
Aynı zamanda bu kitapta Marx, kapitalizmin, kaotik doğası gereği daha büyük ani iniş çıkışlar yaşanacağını da tahmin eder. Ona göre böylece proletaryanın tahammül sınırları zorlanacak ve nihai olarak devrimin yaşanması kaçınılmaz olacaktı.
Günümüz Dünyasında Komünizme Ne Oldu?
Biraz geçmişe gittiğimizde, 20. yüzyılın bir kısmında, dünyanın önemli bir bölümü, Karl Marx’ı takip ettiğini iddia eden hükümetlerin kontrolünde yaşam sürdü. Lakin yüzyılın sonunda değişim geçirmemiş yalnızca birkaç ülke kaldı. Öyleyse Marx’ın kuramı neden yanıldı ve günümüz dünyasında komünizme ne oldu?
En başta, Marx kapitalizmin nihai evrimi hususunda yanılgıya düştü. Çünkü kapitalizm görünmez el ve hükümet müdahaleleri sayesinde tekelleşmedi. İşsizlik dünyayı ele geçirmedi. Ani iniş ve çıkışlar yaşansa da kapitalist güçler kadar, hükümet kontrolleri de bu duruma sebep oldu.
Komünist devrimin yaşandığı ülkelerin pek azının Marx’ın kriterlerine uyduğu söylenebilir. Çin ve Rusya gibi ülkeler genelde tarım ağırlıklı, gelişmemiş ve düşük gelirli ülkelerdi.
Nitekim 20. yüzyılda Marksizm ile gerçekleştirilen denemeler, kuramdaki bazı hataları da ortaya çıkardı. Bunlardan en göz önünde olanı, ekonominin merkezi bir el tarafından kontrol altında tutulmasının ne denli güç hatta olanaksız olduğunu ortaya çıkardı. Demir Perde 1990 yılında yıkıldığında ve Sovyet ülkeleri Batı’ya doğru açıldığında, bu ülkelerin Soğuk Savaş propagandaları altında, esasen çok geri kalmış olduklarına şahit olundu.
Arz ve talep ikilisi hızla servet yaratan dinamik ekonomilerin gelişimine yardımcı olurken, Çin ve Rusya’daki sabit, merkezi olarak kontrol edilen sistemler yeniliğin önünü kapattı. Şirketler arası rekabet olmaksızın bürokratlar tarafından itilen ekonomi ancak yuvarlanabildi.
Son olarak, komünizm hususunda Sovyetler Birliği’nin ciddi olarak başarı sağladığı birkaç alan vardı. Bunlar havacılık alanlarındaki yenilikler ve savaş teknolojileri idi. Zaten rekabetin olduğu tek alan da buydu. Soğuk Savaş döneminde Batı ile girişilen rekabet bu alanların gelişmesine önayak oldu.
Sosyalizm Komünizm Farkı Nedir?
Sosyalizm ve komünizm her ne kadar birbirlerine karıştırılıyor olsalar da, her iki doktrin de amaçları ve ona ulaşma araçları açısından büyük farklılıklar gösterir. Detaylı bir makale için sosyalizm komünizm farkı yazımıza göz atabilirsiniz.
Komünizm için temel amaç, sosyal sınıfların ortadan kaldırılması ve mutlak toplumsal eşitliğin tesis edilmesidir ki bu da devletin ortadan kalkmasıyla sonuçlanır. Bunu başarmanın tek yolu, üretim araçlarında özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıdır.
Sosyalizm, farklı sosyal sınıflar arasındaki dengenin düzenlenmesinin yanı sıra, devlet iktidarının yurttaş katılımı yoluyla düzenlenmesini önerir. Sosyalizm, toplumsal değişimi harekete geçirdiği ölçüde Marksist sınıf mücadelesi ilkesini kabul etse de, özel mülkiyeti sorgulamaz.
Karl Marx Kimdir?
Yahudi ve Protestan orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Karl Marx, 1818 yılında doğdu ve 1883 yılın vefat etti. Marx, yaşamını üniversitelerde ve yazarak geçirdi.
Tarih, felsefe, hukuk okuduğu ve Yunan filozof Epikür ile ilgili bir tez yazdığı önce Bonn, ardında da Berlin’deki üniversite eğitimi sonrası politik kurama yöneldi. 1842 yılında devrimci eğilimleri olan bir gazetede editör oldu. Burada da sürekli bir şekilde hükümet sansürleri ile uğraştı. Çalıştığı gazete kapanınca Paris’e yerleşti ve tanıştığı sanayici Friedrich Engels ile 1848 yılında Komünist Manifesto’yu kaleme aldı.
Marx, önce Fransa ardından da Belçika’dan sürgün edildi. Ardından Londra’ya taşındı ve vefatına kadar burada yaşadı. Tarihler 1883’ü gösterip vefat ettiğinde başyapıtı Das Kapital’in ikinci ve üçüncü ciltleri henüz basılmamıştı. Engels, Marx’ın notlarını bir araya getirerek bu ciltlerin yayınlanmasını sağladı.