Dünyaya Meydan Okuyan Kuzey Kore’nin Ekonomisi Hakkında Birkaç Bilgi
Son günlerde nükleer silahlanma programları ile dünya gündeminden düşmeyen, yalnızca komşusu olduğu Asya ülkelerini değil, tüm dünyayı tehdit eden Kuzey Kore, dünyanın en zayıf ekonomilerinden birine sahip.
Stalinist bir totaliter rejimle yönetilen Kuzey Kore’de halk, temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak düzeyde yoksul bir halde yaşıyor. Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan raporlara göre ülkenin dış yardımlara bağımlılığı devam ediyor.
Bir ülkede durum böyleyken, o ülkenin tek derdinin füze denemeleri, nükleer silahlanma programları ve savaş olması; halkının da liderlerine koşulsuz bağlılığı gerçekten ironik.
Peki, bu değirmenin suyu nereden geliyor? Kuzey Kore ekonomisi hakkında bazı bilgiler için yayının geri kalanına göz atın.
İçindekiler
Kuzey Kore neredeyse tamamen devlet kontrolünde bir ekonomiye sahip
Kuzey Kore, tıpkı Küba gibi devlet kontrolünde bir sosyalist ekonomiye sahiptir. Ülke, Küba gibi benzer sosyal programlara sahip olsa da dünyanın en zayıf ekonomileri arasında yer almakta ve Çin gibi dış ülkelere olan bağımlılığı sürmektedir. Ülkenin resmi para birimi Kore won’udur ve ülkede borsa bulunmamaktadır.
Ülkedeki açlık sorunu uzun yıllardır sürüyor
1975 yılının ortalarında, Kuzey Kore, şimdilerde bağımlı olduğu Çin’den daha eğitimli ve üretken bir nüfusa sahipti. Bununla birlikte, Kuzey Kore, insanlık tarihinde barış dönemi içerisinde kitlesel bir açlığa maruz kalan tek eğitimli ve gelişmiş toplum olma gibi korkunç bir talihsizlik de yaşıyor.
Yayımlanan raporlar her yıl ülkedeki açlık sorunun artarak devam ettiğini gösteriyor. Ülkede tarım biraz olsun yapılabiliyor fakat olumsuz iklim koşulları sebebiyle verim alınamıyor. Ülkenin nükleer programları sebebiyle de uluslararası ambargolar, dışarıdan kaynak teminini engelliyor.
Kuzey Kore’de en yüksek maaşı ortalama 5 dolarla öğretmenler ve doktorlar alıyor
CIA Factbook verilerine göre Kuzey Kore’de kişi başına düşen gelir 1,800 dolar. Küçük bir kıyaslama yapmak gerekirse bu rakam Çin’de 8,141 dolar civarında.
Verilere göre ülke vatandaşları her gün ortalama 15 saat çalışıyor. Aldıkları toplam maaşın yalnızca üçte biri kendilerine, geri kalan üçte ikisi de Kuzey Kore devletine kalıyor.
Ülkede yaklaşık 5 dolar seviyesiyle en yüksek maaşı öğretmenler ve doktorlar alıyor.
Ülkedeki yer altı kaynaklarının toplam değerinin 6 trilyon dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor
Kuzey Kore’nin kömür, bakır, demir, çinko, altın, manyezit ve dünyada az sayıda rezervi bulunan toprak metalleri başta olmak üzere oldukça zengin yer altı kaynaklarına sahip olduğu biliniyor. Ülkenin sahip olduğu yer altı kaynaklarının toplam değerinin de 6 trilyon doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Kuzey Kore’yi dış ticaret ayakta tutuyor
Bu kadar zayıf ekonomiye sahip bir ülkenin nasıl ayakta kaldığı ve nükleer programlarla dünyaya nasıl meydan okuyabildiği haliyle en merak edilen konuların başında geliyor.
Kuzey Kore ekonomisini ayakta tutan en büyük etkenlerden biri dış ticaret. Ülkenin yer altı kaynaklarını sattığı en büyük pazarı, yine en büyük destekçisi Çin oluşturuyor. Ülke, ihracatının büyük kısmını (2015 yılı CIA World Factbook verilerine göre yüzde 75,8’ini) Çin’e yapıyor ve en büyük ihracat kalemini tekstil oluşturuyor. Uluslararası ambargolar sebebiyle kaynak bulmakta zorlanan ülke, ithalatının da büyük kısmını (yüzde 76,4) Çin’den gerçekleştiriyor. Ülkenin Çin’e olan bağımlılığı da her yıl artıyor.
Kuzey Kore devleti Çin başta olmak üzere dünya genelinde bazı dış ülkelere işçi gönderiyor. Ülke dışında çalışan işçiler maaşlarının üçte ikisini Kuzey Kore devletine gönderiyor ve bu işçi dövizleri de ülke ekonomisi için büyük kaynak sağlıyor.
Ülkenin nükleer teknoloji satışları da büyük bir gelir kaynağı
Kuzey Kore’nin dış ticaretinde elbette silah ve nükleer teknoloji satışları da var. Bu konuda resmi rakamlar paylaşılmasa da ülkenin bu alandan senede 1,5 milyar dolara yakın gelir elde ettiği tahmin ediliyor.
Resmi rakamlar paylaşılmadığı için kime ne sattığı bilinmiyor fakat kaynaklara göre İran Kuzey Kore’nin nükleer teknoloji satışları alanında en büyük müşterileri arasında yer alıyor. İki ülkenin 1980’li yıllardan bu yana savunma sanayii ve nükleer teknoloji alanında oldukça kapsamlı bir işbirliği olduğu biliniyor.