Mortgage Krizi Öncesinde ve Sonrasında Yaşanan 10 Durum
Dünyanın en büyük ekonomilerinden ABD’nin, kredi kriziyle başlayıp 2008’de tüm dünyayı saran kürsel krize neden olan Mortgage Krizi öncesi ve sonrasında yaşanan durumlar pek çok ülkeye örnek oldu.
2008 ekonomik krizi sonrası başta ABD olmak üzere gelişmiş bazı ülkeler, aynı sorunu yaşamamak adına belirli düzenlemeler yaptılar. Hatta yapılan düzenlemeler ABD’de çeşitli bankacılık modellerinin dahi tarihe karışmasına neden oldu. (En azında birkaç yıl süreyle.)
Ne var ki, yaşanan ülkesel krizler, ABD gibi dünya ekonomisini büyük ölçüde etkileyen ülkelerde patlak verdiğinde tüm dünyayı etkisi altına alabiliyor. Ulusal çapta başlayan ekonomik krizler hiçbir zaman sessiz sedasız gelmiyor. Her zaman ekonomik krizler aslında belirli göstergelerle geliyorum diyor. Tıpkı 2008 krizi gibi. Bu yazıda ABD’de başlayıp, tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz öncesi-sonrasında yaşanan ve krizin nasıl da geliyorum dediğini gösteren 10 durumu adım adım görelim.
İçindekiler
1. Krizin hemen öncesi
Krizden hemen önce yaklaşık 10 trilyon dolarlık işlem hacmiyle dünyanın en büyük mortgage piyasasına sahip olan ABD, 2003 yılından itibaren krize kadar süren 5 yıl boyunca neredeyse nefes alan herkese kredi vermeye başladı. Yalnızca geliri düşük hanehalklarının kullanabildiği ve subprime denilen yüksek riskli krediler ABD’nin önde gelen finans kuruluşları tarafından tüketicilere verildi. Krize kadar verilmeye devam eden bu kredilerin toplam miktarı yaklaşık 1.5 trilyon doları aştı. Finans kuruluşları tarafından alınan bu risk, mali açıdan yapılarını geri dönüşü zor bir sürece soktu.
2. Kriz başlamak üzere
Bu dilimde konut fiyatları hala çok yüksek fakat kredi almak kolaydı. Bankaların vermeye devam ettiği düşük ve değişken faizli subprime krediler son sürat verilmeye devam ediyordu. Konut fiyatının yüzde 100’üne hatta daha fazlasına kadar kredi alabilmek hala bu dilimde çok kolaydı. Özellikle bu kredilerin hedeflediği kitle alt ve orta gelir sınıfına ait tüketiciler tarafından yoğun ilgi görmeye devam ederken, son iki yılda ABD Merkez Bankası (FED)’nın faiz artımına gitmesi, tüm işleri değiştirmişti.
FED’in faiz artırımlarından sonra emlak sektöründe durgunlaşma yaşandı. Durgunlaşma sonrası konut fiyatları ve kira gelirleri piyasanın çok altına, aşağıya çekildi. Bu noktadan sonra kredi borçları gecikmeye başladı ve ilk kez kredi kullanan alt gelir sahipleri borçlarını ödemekte zorlanmaya başladı.
3. Kriz başladı
Bu süreçte kredi borçlarını ödeyemeyenlerin sayısı hızla artarken bankalar borçlarını tahsil etmekte epey zorlandı. Verdikleri kredilerin finansmanını yatırım bankaları üzerinden ihraç ettikleri tahvillerle sağlayan bankalar, verdikleri borçların karşılığını alamayınca 10 trilyon dolarlık büyüklüğüyle mortgage piyasası alarm vermeye başladı. Yatırım bankaları için durum çok daha vahim olacaktı.
4. Basit bir kredi krizi olarak başladı, finansal krize dönüştü
Basit bir “kredi krizi” olarak başlayan kriz, kısa bir süre sonra finansal krize dönüşüntü. Finansal değere sahip menkullerin nakde çevrilebilirliği her geçen gün daha fazla zorlaştı. Bu süreçte ABD’nin en önemli sektörlerinde durgunlaşma baş gösterdi. Finans, İnşaat, Gayrimenkul ve Madencilik sektörlerinin büyümesini takiben ABD ekonomisi de yavaşladı.
5. Bireysel yatırımcılar zor durumda kaldı
Her yatırımcının büyük olasılıkla en başta tercih edeceği, risksiz fakat yüksek kazançlı yatırım isteği ABD’li bireysel yatırımcılar tarafından da tercih edildi. Kolay kredi fırsatından yararlanan bireysel yatırımcılar, kontrolsüz genişleyen piyasanın ilk kurbanlarından oldular. Bu süreçte sisteme duyulan güven azalırken, piyasa kırılganlığı da arttı.
6. Kurumsal yatırımcılar da etkilendi
Kredi derecelendirme kuruluşlarının subprime kredilerine yönelik kıymetlerin notunu düşürmesini takiben bu kıymetler üzerine yatırım yapan kurumsal yatırımcılar portföylerinde bulunan kıymetler için tekrardan değerlendirme yapmak durumunda kaldılar. Piyasa koşulları nedeniyle oldukça düşük değerlemeler yapıldı. Değerlemeler sonucu bazı büyük kurumsal firmaların sahip oldukları yatırım fonlarını dondurmalarından başka bir çare kalmamıştı.
7. Kriz, Mart 2008’de ilk kurbanı verdi
Bear Stearns’ten 48 saat içerisinde 17 milyar dolara yakın para çekildi. ABD Merkez Bankası yaşananlar karşısında bankayı kurtaramayacağını görünce, Mart 2008 tarihinde ABD’nin büyük yatırım bankalarından Bear Stearns, hisse başına yalnızca 2 dolara, toplamda 236 milyon dolar değerlemeyle JP Morgan tarafından satın alındı. Bear Stearns bankasının kriz öncesi piyasa değeri 20 milyar dolar civarındaydı.
8. Bankalarda büyük kıyım yaşandı
Yaklaşık aktif büyüklük toplamı 173 milyar doların üzerindeki 13 banka battı. Bear Stearns, JP Morgan tarafından, Merrill Lynch ise Bank of America (American International Group) tarafından satın alındı. Kurtarılabilmesi için tüm uğraşlara rağmen alıcı bulamayan Lehman Brothers ise 613 milyar dolarlık borcuyla 15 Eylül 2008’de iflasını açıkladı.
9. Yatırım bankacılığı modeli bir süre rafa kaldırıldı
Mevduat toplama gibi fonksiyon ve yetkileri bulunmayan iki yatırım bankası Morgan Stanley ve Goldman Sachs’ı kurtarmak için FED, iki bankanın statüsünü derhal değiştirdi. ABD’de bir süreliğine yatırım bankacılığı modeli böylece rafa kaldırılmış oldu.
10. Krizin maliyeti
2008 yılında başlayan kriz 2012 yılına kadar devam ederken, etkileri yıllar sonra da devam etti. Başta ABD olmak üzere ülkelerin toparlanması zaman aldı. ABD, 700 milyar dolarlık kurtarma paketini onayladı. Krizin ABD ekonomisine maliyeti trilyon dolarlarla ifade edildi. İngiltere ve İzlanda krizin kürsel dalgasından en çok etkilenen ülkeler arasında yer aldı.
Kriz sonrasında ülkeler; mevduat garantilerinin artırılması, bankaların sermayelendirilmesi, kamulaştırma, ipotekli konut kredisi tahvillerinin alınması yoluyla yapılan açığa satışın yasaklanması ve banka borçlarına devlet güvencesi gibi pek çok önlem aldılar.