Ortadoğu’nun devi Katar’da geleneksel ve modern yaşam bir arada
Katar, Ortadoğu denilince aklımıza gelen petrol zengini ülkelerden biridir. Özellikle geride bıraktığımız yaklaşık 10 yıllık süreçte sıklıkla ismini duyuyor ve buralarda yatırımların gittikçe artığını işitiyoruz.
Dışarıdan bakıldığında sıradan bir Ortadoğu ülkesi gibi gözükse de, Katar Arap dünyasının en gelişmiş ülkelerinden biri konumundadır. Toprak bakımından Basra Körfezi’nin en küçük ülkelerinden biri olsa da son yıllarda yapmış olduğu atılımlarla adını güçlü ekonomisiyle dünyaya duyurmaya başlamıştır.
Nüfus olarak güncel rakamlara göre 2,15 milyonu bulan sayıya ulaşmışlarsa da Katar’da ülkenin yaklaşık %70’i yabancılardan oluşuyor. Başkenti Doha olan bu ülke genel olarak kuzey kesiminde yerleşik hayatına devam etmiş, güney kesimleri ise neredeyse bomboş kalmıştır.
Özellikle Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Filipinler’den çok fazla işçi göçü alırken aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’daki birçok ülkeden de ziyadesi ile istihdam mevcuttur. Yaklaşık 25 bin civarı Türk’ün de yaşadığı bu ülke Türkiye ile çok sıkı ticari ilişkiler içerisindedir.
Ülkenin resmi dili Arapça da olsa 1971 yılına kadar İngiliz sömürgesi olan Katar’da en çok konuşulan bir diğer dil de bu sebeple İngilizcedir. Tüm bunların yanı sıra Katar günümüzde dünyanın en yüksek gelirli ülkesi konumundadır. Sahip olmuş olduğu doğal kaynakları sebebi ile yüksek gelirli bir ülke olan Katar’da para birimi Katar Riyali’dir. An itibarı ile 1 Katar Riyali 0,8173 Türk Lirası yapıyor. Bahreyn ile ilgili yazdığım yazıda, Bahreyn’in para biriminin çok değerli olduğunu belirtmiştim ancak Katar dünyadaki en yüksek gelirli ülkelerden biri olmasına karşılık para birimi Türk Lirası karşısında güçlü bir para konumunda değil.
Bunun sebebi olarak yüksek enflasyon politik istikrardaki bozukluklar ve faiz oranlarındaki düşüş gibi etkenler gösterilebilir. Tüm bunlara neden olarak da tamamen dışa bağımlı bir ülke olması da göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir.
Katar’ın tarihine baktığımızda geç gelişim göstermiş olan bir ülke diye yorumlarsak pek de hata etmiş sayılmayız. Katar toprakları 19. Yüz yılın sonlarına doğru keşfedilirken 1915’ten 1971 yılına kadar İngilizlerin sömürgesi altında kalmış olan bir ülke. Ekonomisini toparlamaya çalışması ve dış ülkelerle olan ilişkisini geliştirmesi yıllarını almış olsa da altyapısal olarak ve dış ülke ilişkileri açısından kendini toparladıktan sonra gelişmeye başlaması çok da uzun sürmemiştir aslında. Hatta bazı kaynaklarda okuduğuma göre Katar’ın mevcut halkı da bundan 10 yıl öncesine kadar bu kadar fazla gelişebileceklerini düşünmediklerini belirten demeçler paylaşıyor.
İstemsiz de olsa zenginliğin ve yüksek düzeyde gelişmişliğin sembolü olarak nitelendirdiğimiz “gökdelenler” de burada ziyadesiyle yaygın. Özellikle ticaretin, altyapı ve üstyapı faaliyetlerinin gelişmesiyle çok sayıda yabancı sermayeli şirket burada konumlanmış bulunmaktadır. Tüm bunların hepsi geride bıraktığımız yaklaşık 10 yıl içerisinde gerçekleşti, daha doğrusu hız kazandı.
Yukarıda da belirttiğim gibi Katar, doğal kaynakları bakımından olabildiğince zengin bir ülke. Hemen hemen her Ortadoğu ülkesinde olduğu gibi petrol ve doğalgaz açısından zengin kaynaklara sahip ve ekonomisi de bu doğal kaynakların ticaretini yapmaya başladıktan sonra büyümeye başlamış olan bir ülke konumundadır.
Katar, şu anda petrol ve doğalgaz kaynakları bakımından dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Bu nedenle otomotiv sektörüne çok büyük bir ilgi vardır Katar’da. Ayrıca ilginçtir ki, motor gücü yüksek araçlar kullanılıyor burada ve bunun nedeni olarak da benzinin ucuzluğu gösteriliyor. Zira benzinin geçtiğimiz yılki litre fiyatı 0,28 kuruştur. Çok sayıda araç kullanılmasına ek olarak da çok büyük bir trafik sıkıntısı yaşanmaktadır bu ülkede. Ancak trafik cezalarının yüksekliği sebebiyle kazalara pek az rastlanmaktadır. Kısacası her bir Ortadoğu ülkesinden aşina olduğumuz gibi lüks tüketime olan düşkünlük ziyadesiyle fazladır bu ülkede.
Petrol rezervlerinin keşfinden önce bu ülke, her körfez ülkesi gibi geçimini inci avcılığı ve balıkçılıkla sağlayan bir ülke konumundaydı. Ancak petrolün ortaya çıkması ve dünya için öneminin giderek artması sonucunda Katar’ın ekonomisi de aynı oranda büyüdü.
2010 verilerine göre Katar’ın petrol rezervi 15,2 milyar varil iken en az 50 yıl süreyle işletilebilecek rezervlere sahip olduğu kayıtlarda yer almaktadır. Günde ise ortalama 1,2 milyon varil petrol üretiyor ve ürettiği bu petrolü çoğunlukla Asya ülkelerine ihraç ediyor.
Rusya ve İran’dan sonra doğalgazda dünyanın en büyük üçüncü, serbest doğalgaz açısından da dünyanın en büyük rezervine sahip olan Katar’ın, 25,8 milyon metreküplük doğalgaz rezervi mevcuttur. Bu oran tüm dünya rezervlerinin %15’ini oluşturuyor. Katar ilk olarak doğalgaz ihracatını 1997 yılında başlatırken mevcut rezervlerinin varlığı ise yaklaşık olarak 200 yıl boyunca ihraç edilebileceğini gösteriyor.
Petrolün ülkeye olan ekonomik katkısından sonra ekonomik anlamda çok çeşitli alanlara yönelmeyi amaçlamış olan bir ülkedir aslında burası. Zira çöl iklimine sahip olduğu için tarım neredeyse hiç yapılmıyor. Tatlı su kaynakları bakımından da olabildiğince zayıf durumda olan bu ülkede tüm sulama ve tatlı su ihtiyacı denizden su arıtılarak sağlanıyor. Öyle ki; tarımın ekonomiye olan katkısı %0,1 iken bu ülkede ekilebilir olan tarım arazisi ise ülke topraklarının sadece ve sadece %0,7’si olarak belirlenmiş ve bu topraklar da devlet arazisi niteliğinde kayıtlarda yer edinmiştir.
Bu sebeple gıda açısından ciddi oranda dışa bağımlı bir ülke olan Katar, ekonomik anlamdaki gelişmelerini petrol ve tarım haricinde turizm ve inşaat alanlarında yönlendirmeyi ilk hedef olarak belirlemiştir. Tüm bunlarla birlikte yatırımın cazip hale gelmesi ve dış piyasada da etkin hale gelebilmek adına dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmiş, sosyal ve ekonomik alanda çalışmalar yapılarak ülkenin kalkınmasında yalnızca petrolün etkili olmasının önüne geçilmesi için çalışmalar başlatılmıştır.
Siyaset, ekonomi, kültür ve ticarette büyük atılımlar yapan ve daha iyi yatırımları hedefleyen Katar’da eğitim en çok önem verilen alanlardan bir tanesidir. Öyle ki okur-yazar oranının %90’ı geçtiği ve şehir merkezinde büyük bir eğitim şehri oluşturduğu da kayıtlarda yerini almıştır. Özellikle dünyanın en iyi üniversiteleri ile anlaşma yaparak o üniversitelerin bir yerleşkesinin Katar’da, anlaşma yapılan üniversitenin ana merkezinde de Katar’daki bir üniversitenin yerleşkesinin açılması şeklinde projelere imza atmış ve en çok fonu ayırdığı alan da bu sebeple eğitim olmuştur.
Bu eğitim şehrini kurarken de ülkesine Amerika, Avrupa ve Asya’nın seçkin üniversitelerinden çok sayıda yabancı öğrenci ve öğretmenin gelmesi de ülkeyi kültürel anlamda etkileyen bir diğer faktör olmuştur.
Tüm bu sebeplerle bu ülkede eğitim, sağlık ve spor alanlarına devletin de desteği ile birlikte ziyadesiyle büyük bir ilgi mevcut. Spor tesisleri çok fazla ilgi görüyorken, 2022 dünya kupasına ev sahipliği yapmak için de çok büyük girişimlerde bulunmuştur Katar Hükümeti.
Katar’da geleneksel ve modern yaşamın izlerini hayatınızın her anında hissedebilirsiniz aslında. Katar halkı kültürlerine çok fazla önem veriyor ve bunu yaşatmak için ziyadesiyle çaba sarf ediyor.
Daha önceki Ortadoğu ile ilgili yazılarımda da belirttiğim gibi Katar’da da insanların alışverişe merakı ziyadesi ile fazla. Öyle ki, alışveriş merkezleri çok fazla rağbet görüyor.
Ayrıca yukarıda da belirttiğim gibi turizm alanında da yatırımlar yüksektir burada. Zira Türkiye gibi üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olan Katar ülkeye yabancı turist çekebilmek için de ekonomik anlamda ülkesinin bu özelliğini de kendisine avantaj sağlayacak şekilde kullanmaya başlamıştır. Çöl safarileri, deve yarışları ve uzun sahilleri ile turistlerin ilgi odağı haline gelen Katar’ın bu bağlamda da ekonomisine büyük katkıda bulunduğunu söyleyebilirim.
Ras Laffan isimli şehrinde dünyanın en büyük sanayi şehrini kurmak için çalışmalara başlayan Katar, birçok girişimci ve yatırımcıyı da ülkesine bekliyor. Ülkenin edindiği tüm doğalgaz ticaretinden gelirin tamamını kalkınma için ayıran Katar neredeyse ekonominin her alanında yatırımlar yapmaktadır.
Katar’da çok fazla Türk mevcut ve bilişim, inşaat, turizm gibi alanlarda yatırım yapacak girişimcilere ihtiyaç var. Hali hazırda bazı inşaat firmalarının Katar’da da ofis açmış olmasına karşın, hala yabancı yatırımcıyı ülkesine beklemektedir. Her kültürden birçok insanın yaşadığı Katar’da aynı zamanda bu kültürlerin etkisiyle birlikte yeme-içme sektöründeki yatırımlar da hız kazanmakta. Daha önceki bir yazımda bahsettiğim restoran işletmeciliği burada çok rağbet gören bir yatırım ve iş türüdür.
Katar en çok ihracatını Japonya, Güney Kore, Singapur ve Hindistan’a yaparken, en çok ithalat ise Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Japonya, Güney Kore, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere, Suudi Arabistan, Türkiye ve Çin ile yapılıyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi özellikle demir çelik ve gıda ürünleri Katar’a olan ihracatımızda ziyadesiyle önemli bir yer tutmaktadır.
Ticaret hacmi ise 1,5 milyar doları bulan Katar, aynı zamanda Türkiye’den motorlu araç parçaları, giyim ürünleri ve halı da ithal etmektedir. Türkiye ise Petro-kimya, işlenmemiş hayvan derisi ve amonyak türevlerini Katar’dan ithal ediyor.
Yakın zamanda enerji dağıtımında iş birliğini amaçlayan Katar, özellikle Türk girişimcilerin ülkelerinde yatırım yapmasını olabildiğince destekliyor. Beyaz yakalı kesimin de nüfusunun her geçen gün arttığı bu ülkeye vize şartı yoktur.
Gerek yapmış olduğu girişimleri ve yatırımlarıyla gerek mevcut ekonomisiyle dünyada adını olabildiğince duyurmayı başarmış olan Katar her sektörden insana kapılarını açarak ülkesini daha da kalkındırmayı hedeflemektedir.