Paylaşım ekonomisi, yeni bir ekonomik sistemin başlangıcı olabilir mi?
Günümüzün dijital değişiminden şöyle bir politik çıkarım yapılabilir, sosyalizmin başarısız olduğu yerde teknoloji başarılı olabilir. Kapitalizm, üretim araçlarının belli bir kesimin elinde sabit bir şekilde git gide daha da konsantre hale gelerek toplanması yüzünden ciddi eleştirilere maruz kalıyor.
Bugünlerde internette dünyanın en büyük ulaşım şirketi olan Uber‘in hiç taksinin olmaması, dünyanın en büyük konaklama hizmeti servisi olan Airbnb‘nin hiç gayrimenkulünün olmaması, dünyanın en büyük iletişim şirketlerinden olan WhatsApp‘in, Line‘ın ve Skype‘ın hiçbir telekomünikasyon altyapısının olmaması, dünyanın en büyük perakendecisi Alibaba‘nın kendine ait hiçbir ürünü barındırmaması üzerine yoğun bir tartışma dönüyor. Birkaç endüstrideki üretimin farazi ortalaması halk arasında daha önce hiç olmadığı kadar paylaşılıyor. Bu, bizim bildiğimiz anlamdaki kapitalizmin sonu ve yeni bir ekonomik sistemin başlangıcı olabilir mi?
Örneğin bu soru, Amerikalı ekonomi ve sosyal kuramcı Jeremy Rifkin’in Sıfır Marjinal Maliyet Toplumu adlı eserinin ana tartışma konusunu oluşturuyor. Rifkin’e göre, pazar ekonomisi tarafından tetiklenen iki kesişen güç kendi çöküşlerini hazırladı; bir yanda müşteri çekip, kârı maksimize etmek için üretimi artırıp fiyatları düşürme çabası mal ve hizmet üretiminin ‘marjinal maliyetini’ düşürürken diğer yanda insanlar arasındaki sürekli güçlenen bağlantı endüstriyel ölçekli aşırı üretim yerine ürünlerin ve hizmetlerin paylaşımlı şekilde harcanmasını teşvik ediyor. Böylece, marjinal maliyet sıfıra yaklaştıkça, rekabetçi yaklaşım ticari hayatı organize etmeye uygun olmaktan çıkıyor çünkü ortada uğruna rekabete girilecek pek de bir şey kalmıyor.
Sıfır marjinal maliyet devrimi müzik sektörünü kısa sürede çökertti. Aynı şekilde gazete ve dergilerin iş modelini, basım-yayın sektörünü zayıflatarak demode hale getirdi. Söz gelimi, bu durum malların ve hizmetlerin hiç olmadığı kadar bol ve ucuz olmasını sağlayarak bazı ticari sektörlerin mantıksal desteklerini tamamen silmiş oldu.
Post-Kapitalizm: Geleceğe İlişkin Bir Rehber‘in yazarı Paul Mason da kapitalizmin sonunun başlarda hiç farkedilmeyecek fakat sonradan kapitalizmin yerini alacak ve insanları daha da yaklaştıracak daha dinamik bir ekonomik sistemin değiş-tokuş yerine ‘paylaşmaya’ dayalı olacağını öngörmüştü.
Paylaşım ya da paylaşmak, yapısı itibariyle ekonomiye uzak bir kavram; bu kavram kâr etme güdüsü yerine güven, yakınlık, alışkanlık ve gelenekler gibi parçalar taşıyor. Örneğin Blablacar ve Airbnb gibi kâr amaçlı platformların varlığı ve başarısı çevresel endişelerin ve kararlılığın insanları paylaşmaya ittiğinin fakat ekonomik güdüleri tamamen bitirmediğinin açık bir göstergesidir. Eğer böyle olmasaydı ücretsiz ulaşım ve kalacak yer sağlama temelli kâr amacı gütmeyen platformlar çok kısa süre içerisinde yukarıda bahsedilenlerin yerini alacak ve bakım masrafları engelleyici bir güç olmaktan çıkacaktı.
Fakat ne Aribnb ne de Uber birer hayır kurumu değil. Boş duran varlıkların değerlendirilmesinin maksimize edilmesi etkili ve tartışmaya açık olsa da dağıtımcı bir yaklaşım içerisinde tutarlı, diğer yandan da insanların davranışlarını ve yaşam tarzlarını pozitif yönde değiştiren bir durum fakat yine de pazar aracılığıyla sağlanan ve kâr amaçlı olan bir paylaşma tam olarak paylaşma sayılmıyor. Aksine, işlem ücretlerinin düşmesi arz-talep dengesinin karşılanmasının önemsenmesi nedeniyle bu paylaşım şekli kapitalizmin temel noktasını oluşturuyor.
Adam Smith’in dediği gibi ‘Kasabın, içki imalatçısının veya fırıncının bize yiyecek sağlaması şefkatli oldukları için değil, bu işten bir çıkarları olduğu içindir’. Aynı şekilde evlerini ve arabalarını diğer insanlara açanların da kendi çıkarları var fakat bunu yaparak toplumun çıkarlarına, direkt olarak kârı amaçlayarak yapılan şeylerden daha fazla yararlı oluyorlar.
Bugün teknoloji herkesi zenginleştirmedi veya tüm toplumu kusursuz eşitliğe ulaştırmadı ama bizi sosyalizmin hedeflediğini iddia ettiği bazı amaçları gerçekleştirmeye çok yaklaştırdı ama bir yandan da ironik çünkü paylaşmanın tam göbeğinde kapitalizmin doğasını yeniden ortaya çıkardı ve toplumsal yardımlaşmayı iş sektörü haline getirerek her insanın bir girişimci, her malın da bir kar kaynağı haline gelmesine ve bazı şeylerinin değerli kaynaklara dönüşmesine neden oldu. Ayrıca, her şeyin ötesinde teknolojinin velinimeti internet, Adam Smith’in bahsettiği ‘görünmez el’ adlı şey olmaya insanlık tarihinde en çok yaklaşan olgu haline gelmeyi de başardı.