Bir Bakışta Rusya Ekonomisi
12. yüzyılda kurulan Moskova Knezliği 200 yıl süren (13. yy – 15. yy) Moğol hakimiyetini kırıp zamanla çevredeki diğer prenslikleri de ele geçirdi. 17. yüzyılın başlarında Romanov Hanedanlığı ile Rusya’nın genişleme politikası Sibirya’ya ve Pasifik’e doğru devam etti.
1682-1725 yılları arasında hüküm süren ve Türk tarihinde “Deli Petro” namı ile bilinen I. Pyotr döneminde genişleme Baltık Denizi’ne doğru sürdü ve ülkenin adı Rusya İmparatorluğu oldu. 19. yüzyılda Rusya toprakları Asya’da ve Avrupa’da genişlemeye devam etti. 1904-1905 yılları arasındaki Rus-Japon Savaşı’nda kaybeden tarafın Rusya olması ülkede Kanlı Pazar olarak da bilinen 1905 Devrimi’ni beraberinde getirdi ve başta bir parlamento kurulması olmak üzere birçok reform yürürlüğe girdi.
I. Dünya Savaşı’nda Rusya’nın büyük kayıplar vermesiyle ülkede çıkan büyük isyanlar sonucunda 1917 yılında gerçekleşen Bolşevik Devrimi ile kraliyet ailesi tahttan indirildi. Vladimir Lenin önderliğindeki komünistler iktidarı ele geçirdi ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) kuruldu.
Isoif Stalin’in 1928-1953 yılları arasında 10 milyon insanın canına mal olan vahşi yönetimi ülkedeki komünist iktidarı güçlendirdi. II. Dünya Savaşı’ndan (1939-1945) müttefiki ABD ile beraber galip ayrılan SSCB, etkisini Doğu Avrupa üzerinde hissettirmeye başladı ve savaştan bir süper güç olarak çıktı. II. Dünya Savaşı sırasında müttefik olan bu iki ülke, Soğuk Savaş sırasında ise birbirlerinin en büyük rakipleriydi (1947-1991).
Stalin’den sonra duraklamaya geçen Sovyet ekonomisi, 1985-1991 yılları arasında Genel Sekreterlik yapmış Mikhail Gorbachev’in komünizmi modernleştirme adına çıkardığı glasnost (açıklık) ve perestroika (yeniden yapılanma) politikaları ile düzeltilmeye çalışılsa da Aralık 1991 yılında SSCB’nin Rusya ve 14 diğer devlete bölünmesiyle Sovyetler Birliği resmen yıkıldı.
1991-1999 yılları arasında Boris Yeltsin’in iktidarı sırasında çıkan ekonomik ve politik sorunlardan sonra Rusya, Vladimir Putin (2000-2008, 2012-) önderliğinde meşruluğu tartışmalı seçimler, halka iyi görünme hamleleri, ülkenin jeopolitik önemini artırmaya odaklı bir dış politika ve ürün bazlı bir ekonomik büyümeye dayandıran merkezi otoriter bir yönetime doğru kaydı.
Günümüzde Rusya -her ne kadar çoğunlukla bastırılmış olsa da- Çeçenistan ve çevresinde bir isyan hareketiyle karşı karşıya; Kuzey Kafkasya’da şiddet zaman zaman alevlenebiliyor.
Ülke Sovyetler döneminden bu yana başa merkezden planlanan bir ekonomiden daha piyasa tabanlı bir ekonomiye geçiş olmak üzere büyük değişimlere gitmiş durumda. Fakat geçtiğimiz yıllardan beri ekonomik büyüme de, reformlar da durmuş vaziyette; Rusya ekonomisi şu an servetin çoğunun devlet görevlilerin elinde olduğu devlet ağırlıklı bir ekonomiye sahip.
1990 yılında yapılan reformlarla enerji, ulaşım, bankacılık ve savunma sanayii başta olmak üzere bazı istisnalar hariç bütün endüstriler özelleştirildi. Fakat mülkiyet hakları hala çok zayıf ve devlet özel sektöre müdahalelerine devam ediyor.
Rusya doğal gaz ve petrolde dünyanın en büyük üreticilerinden biri ve başta çelik ve alüminyum olmak üzere en büyük metal ihracatçılarından biri.
Rusyanın ekonomisi ürün fiyatlarının dünya üzerindeki fiyatlarına bağımlı; satışını yaptığı ürünlerin fiyatlarının uçuculuğuna bağlı olarak patlama ve sönme döngülerine maruz kalması Rusya ekonomisinin en zayıf noktası.
1998-2008 yılları arasında petrol fiyatlarının artması ile ortalama yüzde 7 ile büyüyen ekonomi o zamandan bu yana ürün temelli büyüme modeli nedeniyle büyüme hızı açısından yavaşlamış durumda.
Petrol fiyatlarının düşmesi, uluslararası yaptırımlar ve yapısal sınırlamalar Rusya’yı 2015 yılında gerilemeye soktu ve ülke GSYİH’si yüzde 2.8 civarında küçüldü. Bu düşüş 2016 yılında yüzde 0.2 artarak devam etti fakat 2017 yılında petrol talebinin dünyada artmasıyla ülke ekonomisi toparlanmaya başladı.
Son zamanlarda ekonomiyi çıkarılan doğal kaynaklara bağımlılıktan kurtarıp çeşitlendirmek için devlet ithalat ikamesine destek veriyor.