Ekonomi tarihinde “tüm zamanların en iyi tröstü” olarak nam salan petrol şirketi Standard Oil, ABD’nin Ohio eyaletindeki Cleveland şehrinde yaşayan genç bir tüccar tarafından 1862 yılında kuruldu.
Titusville’de keşfedilen petrolün gelecekte ticari anlamda büyük bir pazar yaratacağını öngören ilk isimlerden biri Amerikalı ünlü sanayici John D.Rockefeller oldu. O sıralar madencilik işleriyle ilgilenen Rockefeller, kimyager Samuel Andrews’la tanıştı. Kimyager Andrews, 1862’de ham petrolü rafine etmenin daha kolay ve düşük maliyetli bir yolunu bulmuştu.
Rockefeller, şirketini satarak parasını Andrews’la birlikte Cleveland’lı genç tüccarın şirketi olan Standard Oil’e yatırdı. Şirketin ilk petrol rafinerisi 1863’te faaliyete başladı. Seneler sonra Standard Oil 1882’de ilk “tröst” (tekel) olarak kapitalizm tarihine geçti.
Dönemin ABD Başkanı Theodore Roosevelt ve yönetiminin tröstlerle mücadele kampanyası kapsamında birçok dava açılan ve o sıralar dünya petrol üretiminin yüzde 90’ını kontrol eden dev petrol şirketi Standard Oil, devlet zoruyla 1911’de 38 ayrı şirkete bölünmek zorunda kaldı.
Böylece, Roosevelt yönetimi, anti-tröst (tekelleşmeyi önleme) yasalarını kullanarak dünyanın en büyük tröstünü tarihte ilk kez parçalara ayırmış oldu.
Son yıllarda ABD’de benzer önerilerin zemin hazırladığı tartışmalar yeniden alevlendi. Trump ve ekibi, bazı Silikon Vadisi şirketlerinin çözülmesi gereken ciddi bir anti-tröst sorunu olduğunu düşünüyor.
Geride bıraktığımız haftalarda, Bloomberg News’e yaptığı bir açıklamada, teknoloji şirketlerinin anti-tröst yasalarına takılabileceğini söyleyen ABD Başkanı Donald Trump, Amazon, Alphabet (Google) ve Facebook’u kastederek, “bunun veya şunun bölünmesi hakkında yorum yapmayacağım. Ancak bildiğiniz gibi birçok kişi bu üçünün ciddi bir anti-tröst sorunu olduğunu düşünüyor. Lakin yorum yapmayacağım” demişti.
Trump ve hükümetinin, teknoloji şirketlerine yönelik tröst söylemleri ve bu çerçevedeki baskıları büyük ölçüde siyasi nedenlere dayalı. Ancak bu üç şirketin de yer aldığı FAANG hisselerinin S&P 500’ün ağırlığının yüzde 11,3’ünden fazlasını oluşturmaya başladığı gerçeği de söz konusu. Bu hisse senetlerinde yaşanabilecek belirgin bir düşüş hisse senedi piyasasında güçlü bir dalgalanma etkisi ile sonuçlanabilir. Bu da tröst riskinin farklı bir boyutunu oluşturuyor.
1911’deki Standard Oil bölünmesinin haricinde benzer bir bölünme 1982’de telekomünikasyon şirketi AT&T için de gerçekleşmiş, şirket sekize bölünmüştü. Standart Oil’in ve AT&T’nin coğrafi bölgelere göre kolayca bölüştürülebilen varlıklarının aksine, hedefteki teknoloji devleri böyle bir bölünme için uygun olmayabilir.
Ne Google’ın ne de Facebook’un varlıkları AT&T ya da Standart Oil’e benzer değil. Yani, Google’ın arama algoritmasını veya Facebook’un sosyal ağını tam olarak nasıl bölebilirsiniz ki?
T. Rowe Price Bilim ve Teknoloji Fonu’ndan Roger McNamee, Şubat ayında Google’ın sekiz farklı şirkete bölünmesini önerdi. Bunun dışında farklı olmayan öneriler de var. Her biri bu teknoloji devlerinin bölünmesi hakkında.
Bu belki de olası bir rota olacaktır, ancak bu, dijital varlıkların doğası gereği, Google’ın aramadaki yüzde 90’lık pazar payı için pek de çözüm olacakmış gibi gözükmüyor.
Her halükarda, okyanus ötesi yatırımcılarının bu gelişmeleri yakından takip etmelerinde ve olası manevralar için hazırlıklı olmalarında fayda var.