Ekonomi

Tarım Çağı’na geri mi döneceğiz, yoksa yeni bir kapitalizm ve demokrasi mi geliştireceğiz?

Tıpkı küresel ısınmanın günümüzde yarattığı etkiler gibi, orta sınıfın yok oluşunun etkilerini de yeni farkına varıyoruz. Hala orta sınıfta olan ya da bu sınıfta olduğunu düşünen insanların çoğu kabul edilemez bir şekilde kendini güvende hissetmeye devam ediyor. Birçoğu mevcutta problemlerin olduğunu görüyor ve bunun farkında fakat buna rağmen durumundan da son derece memnun.

Kendilerini güvende hissediyorlar çünkü devletin soruna el koyarak, eninde sonunda kendileriyle ilgileneceğine ve korunacaklarına inanıyorlar. Pek fazla bilmedikleri ya da muhtemelen düşünmemeye çalıştıkları şey ise, devletin onları korumak için yapabileceği çok az şey olduğudur. Dünyanın en güçlü devletleri dahi bir zamanlar yaptıkları gibi insanları koruyamaz. Bunun sebebi çok basit bir biçimde artık bu sorunların küresel sorunlara dönüşmüş olmasıdır.

Örneğin petrol fiyatları herhangi tek bir ülkenin kararıyla belirlenmiyor. Kontrol edilebilir olmadığı sürece hiçbir şey garanti değildir. Mesela terörizm de uluslara karşı açılan bir savaş değildir. Terörizm fikirlere karşı süren bir savaştır. Bir terörist herhangi bir yerde olay çıkarabilir ve halkın içine karışarak yok olabilir.

Dünyadaki birçok insanın işini kaybetmesine neden olan küreselleşme de uluslararası büyük şirketlerin birçok ülkeden daha zengin ve daha güçlü bir hale gelmesi sorununu yaratıyor. Küreselleşme, dünyanın herhangi bir yeri ile anında iletişim sağlayan World Wide Web sayesinde mümkün kılındı. Bu sayede iletişimi sağlamak her zaman ve her yerde mümkün hale geldi.

Nasıl ki çevreciler bazı hayvan türlerinin yok olduklarının farkına varıyorsa, ekonomistler de orta sınıf ve yoksullar için emeklilik ve sağlık yardımlarının yok olmaya başladığını veya yok olmaya yüz tuttuğunu fark ediyor. Çok yakın gelecekte, dünya tarihinin gördüğü en yüksek doğum oranıyla oluşan bir nesil emekli olmaya başlayacak ve birçok devlet, verdikleri sözleri yerine getirecek finansal kaynaklara sahip değil.

Tarihe baktığımızda Avcı-Toplayıcı Çağı’nda insanoğlunun kabileler halinde yaşadığını görüyoruz. Genel olarak değerlendirecek olursak bu dönemde tüm insanlar neredeyse eşitti. Siz bir kabilenin şefi olsanız bile diğer kabile üyeleriyle aşağı yukarı aynı hayatı yaşardınız. Kabile şeflerinin özel jetleri, milyonlarca dolar değerinde servetleri ve gayrimenkulleri yoktu.

Tarihte Avcı-Toplayıcı Çağı’ndan biraz daha ileriye gittiğimizde; Tarım Çağı’nda iki sınıflı bir toplum ortaya çıktığını görüyoruz. Bir sınıfta kral ve zengin dostları, diğer sınıfta ise kral için çalışan diğer insanlar yani köylüler bulunuyordu. Genel olarak kral toprak sahibiydi. Köylüler kralın toprağını işliyor ve topladıkları hasattan krala düşen payı vererek bir tür vergi ödüyorlardı. Köylüler hiçbir şeye sahip değildi, kraliyet her şeyin sahibiydi.

Tarım Çağı’nı geride bıraktığımızda Sanayi Çağı’na gelindi. Dönemin birçok ülkesinde Sanayi Çağı, modern orta sınıfı da ortaya çıkardı. Bu dönemi takiben insanoğlu yeni bir şeylerle daha karşılaştı: demokrasi ve kapitalizm kavramları ortaya çıktı.

Günümüzde Bilgi Çağı’nda ise orta sınıf ve buna bağlı olarak demokratik kapitalizm gün geçtikçe yok oluyor. Zenginler ve yoksullar arasındaki fark, tarihte hiç olmadı kadar açılmış durumda ve bu uçurum derinleşmeye devam ediyor.

Kabul edelim ki bir süre hem demokrasi hem de kapitalizm için iyi denemeler yaptık ve başarılı da olduk. Ama şimdilerde hem içeriye hem de dışarıya baktığımızda görüyoruz ki her iki kavram da insanoğluna artık sorun oluşturuyor ve kötü demeler yaparak, kötü sonuçlara katlanmaya çalışıyoruz.

Durumlar her ne kadar karışık olsa da sorulması gereken asıl soru şu: demokrasinin olmadığı ve sadece iki sınıfın bulunduğu Tarım Çağı’na gerisin geriye dönecek miyiz, yoksa yeni bir kapitalizm ve demokrasi türü mü geliştireceğiz?

Burak Eroğlu

Burak, ekonomi başta olmak üzere küresel yatırım trendlerine yönelik yoğun araştırmalar yapıyor. Bütünleştirerek yazılara döktüğü araştırmalarını hem profesyonel hem de amatör yatırımcılar için karmaşıklıktan uzak bir tonda anlatıyor. Konupara için yazdığı 300’den fazla makalesi bulunuyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir