Trekonomi: Star Trek Ekonomisi
Dünyanın en meşhur bilim-kurgu serilerinden, belki de son 100 yılın en etikileyici kurgu yapımlarından biri olan Star Trek (Uzay Yolu) şimdiye kadar fizik, din, politika, felsefe gibi pek çok açıdan incelendi ve hakkında sayısız kitap yazıldı. Son olarak da sıra işin ekonomi boyutuna geldi.
Manu Saadia, finans gazetecisi Felix Salmon’ın geçtiğimiz yıllarda kurduğu yayıncılık şirketi olan Pipertext’in bastığı ilk kitap olan Trekonomi: Star Trek Ekonomisi’nin (Trekonomics: The Economics of Star Trek) yazarı. Yazar, Star Trek dünyasının ekonomik bir Ütopya olduğunu söylüyor ve bu kurgusal dünyayı şu sorunun cevabını keşfetmek için kullanıyor; eğer dünyadaki herkes her istediğini veya ihtiyaç duyduğu her şeyi elde edebilseydi ne olurdu?
Paris, Fransa doğumlu yazar 8 yaşından beri bilim-kurgu türüne, bilhassa da Star Trek evrenine tutkuyla bağlı bir isim. Paris ve Chicago’da bilim ve ekonomi tarihi okuyan Saadia, akademik kariyerini noktalayıp yazar olmaya karar vermiş fakat Star Trek’e olan sevgisi onu hiçbir zaman terk etmemiş.
Yazar, Star Trek’in meşhur karakterlerincen Mr. Spock‘ın imza sözü olan ‘Uzun ve refah içinde yaşa’yı evlilik yemininde bile kullandığını söylüyor.
Star Trek’i şimdiye kadar fizik, din, politika, felsefe gibi açılardan inceleyen yüzlerce kitap mevcut fakat Saadia, işin ekonomik boyutuna gelindiğine hiçbir kitabın olmadığını fark etti ve bu konuda okumak isteyeceği bir kitap yazmaya karar verdi.
Star Trek evrenindeki ekonomik durumun bir kısmı taşıyıcılardan trikorderlere, holodecklerden gemi tayfasının iletişim araçlarına, hatta warp drive’a, antimadde ile çalışan motorlara kadar uzanan harikulade teknolojik gelişmelere dayanıyor.
Star Trek’in yaratıcısı olan Gene Roddenberry bu icatlar için ilham kaynağı olarak genelde gerçek bilimi kullandı, ve bugün onun gerçek bilimden ilham alarak ortaya attığı kurgusal icatlar nesillerdir geleceğin bilim adamlarını etkileyip 24. yüzyıl teknolojilerini bugüne uyarlamaları için ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Fakat Saadia’nın kitaptaki amacı yalnızca arz-talep dengesini irdelemek değil, Star Trek’in altında yatan ekonomik teori ile ilgili daha derin soruları keşfetmek. Yazar, kitabın önsöz kısmında şöyle diyor:
“Asıl önemli olan, ve Star Trek’i benzersiz bir Ütopya yapan şey bu etkileyici teknolojilerin sosyal olarak nasıl dağıldığı. Gezegenler Birliği Federasyonu’nu öne çıkaran şey her şeyi üretebilen kopyalayıcı adlı sihirli makineleri icat etmeleri değil, bu makinelerin kamu malı olarak ücretsiz ve herkesin kullanımına açık olması. Düşünün; eğer kopyalayıcıların parasal veya diğer getirileri yalnızca onlara sahip olan ve kullanmayı bilenlerin elinde olsaydı Star Trek asla bildiğimiz Star Trek olmazdı.”
Tabii bu durum Star Trek evrenini tamamen kusursuz yapmıyor.
Star Trek evreni birden çok ekonomik probleme sahip. Örneğin finansal karşılık olmadığı zaman inovasyona ve bilimsel gelişmeye ne olur? Yine benzer şekilde her şeyin bedava olduğu bir toplum, ortak varlıkların trajedisini, kontrolsüz aşırı tüketimin getireceği hammadde tükenişini yaşamadan bu durumu nasıl sürdürebilir? Star Trek bu sorulardan kaçmıyor. Bu ütopyanın nasıl organize edilip düzenlendiğini ve bunun zorluklarını anlatan birkaç bölüm mevcut.
Saadia’nın da bahsettiği gibi makinelerin insanın iş yükünü hafifleteceği ta Sanayi Devrimi döneminden beri düşünülegelen çok eski bir fikir. Örneğin dünyada sadece bazı toplumlar ekonomik refah içinde yaşıyor fakat ekonomik refah tüm dünyaya eşit şekilde yayılmış değil. Ayrıca insanlara minimum yaşamsal ihtiyaçları sağlayacak bir maaş verilmesi ironik bir şekilde refah seviyesi zaten halihazırda yüksek toplumlarda her seçim döneminde konuşulan bir şey.
Saadia’nın bu hususta yorumu şu “Star Trek’in ütopyası o büyük sosyal değişimin ardında bizi bekleyen dünyadan başka bir şey değil; tabii yeni kazanacağımız bu özgürlüğü eşit şekilde dağıtır ve gezegenimizi yok etmezsek.”