Altın Nereden Geliyor? Bilim-Kurgu Benzeri Bir Teori
Altın, kimileri için aksesuarlarda kullanılan bir metal; çoğumuz için de vazgeçilmez bir yatırım ürünü ve her zaman, her koşulda sığındığımız güvenli bir liman.
Dünyadaki en pahalı ve en değerli metallerden biri olma özelliğini koruyan altının nereden geldiğini daha önce hiç merak ettiniz mi?
Banka hesabınızda veya kasanızda tutuğunuz gram ya da külçelerin, yeryüzündeki belirli bölgelerdeki madenlerden çıkarıldığını ve işlendikten sonra size bu yolla geldiğini muhtemelen biliyorsunuz. Fakat bunun da öncesi var.
Peki, altın nereden geliyor?
İçindekiler
Neredeyse bilim-kurgu senaryosu gibi fakat yaklaşık 20 yıllık bir teoriye göre altın uzaydan geliyor
İngiltere’de popüler bilim yazarlığı yapan, yayıncı ve kimya alanında uzman akademisyen Dr. John Emsley, dünyadaki yeryüzünde altın buluyor olmamızın sebebini altının meteor yağmurları vasıtasıyla uzaydan geldiği teorisiyle açıklıyor.
Yalnızca Emsley değil, pek çok bilim insanı, yeryüzündeki altının varlığına bu teoriyle açıklık getiriyor ve sarı metal altının, dünyaya meteorlar aracılığıyla uzaydan geldiğini söylüyor.
Altının uzaydan geldiği teorisine göre, Dünya, oluşumunun tamamlanması sonrasında, altın taşıyan çok sayıda meteorun bombardımına maruz kaldı
Birleşik Krallık’ın başkenti Londra’da bulunan Imperial College’da çalışmalarını sürdüren yerbilimci Matthias Willbold “Bu teoriye göre, Dünya, oluşumunun sonrasında, bir miktar altın taşıyan meteor yağmurlarına maruz kaldı. Bu durum, altının, hem yer kabuğu ile Dünyanın merkezi arasında kalan katmanına hem de yer kabuğuna dağılmasına sebep oldu” diyor.
Willbold, aynı zamanda bu teorinin, bilim insanlarının yaklaşık 4 milyar sene önce oluşan meteor yağmurlarına yönelik çalışmalarının sonuçlarıyla da örtüştüğünü belirtiyor.
Altın, meteor yağmuru vasıtasıyla gelmediyse, Dünya’nın oluşumunun ardından tıpkı demir ve nikel gibi merkeze çökmesi gerekirdi
Yaklaşık 4,467 milyar yıl evvel gezegenin oluşumuyla ilgili kabul edilen modele göre Dünya yüzeyi yanardağ ve eriyik haldeki kayalarla kaplanmıştı. Aradan geçen milyonlarca yıllık süre zarfında bu erimiş madde içinde bulunan demir, nikel gibi elementler dış kabuktan dünya merkezine doğru sızmış ve çökmüştü. Mantıken demir ve nikelle birlikte altının da dünya merkezine çökmesi gerekirdi lakin bu olmadı.
Öte yandan yeryüzünde her bin ton maddede yalnızca 1,3 gram altın bulunduğu biliniyor. Fakat bilinen bu oranın, gezegenin oluşma süreciyle ilgili kabul gören model için bir hayli yüksek olduğu da biliniyor.
Bilim insanları da bu iki gizemli durumu açıklamak için meteor yağmuru-uzay teorisinini kullanıyor.
Uzayda keşfedilmiş altın içeren meteorlar olduğu gibi çok sayıda keşfedilmemiş meteorların olduğu tahmin ediliyor
Amerika Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), bu sene Ocak ayı başında Mars ve Jüpiter gezegenleri arasında bir meteor keşfedildiğini, meteorda yaklaşık 10 bin katrilyon dolar değerinde nikel, demir ve altın gibi değerli madenlerin bulunduğunu açıklamıştı.
Dünya teknolojisinin gelişimiyle beraber son yıllarda sıklıkla benzeri keşifler yapılıyor. Dünyanın, oluşumunun tamamlanmasının ardından, altın madenlerinin bulunduğu benzer birçok meteorun bombardımına maruz kalmış olması pekâlâ mümkün görünüyor.
Kızılderililer de altının dünya dışından geldiğine inanıyordu
Amerika Yerlileri, yeryüzünde, kayaların üzerinde ya da nehir diplerinde bulundukları altının, dünyaya ait olmadığına inanıyordu. Onlara göre, bu olağanüstü sarı metal, güneş tanrısının gücünü taşıyor ve onları kötülüklerden koruyordu. En azından inanışları böyleydi.
Koruma ve güç inanışları nedeniyle savaş giysilerinde de altını sıklıkla kullanan Kızılderililer, İspanyolların yumuşak saf altına karşı kullandıkları çelik karşısında yenik düştüler, koruma ve güç konusunda yanıldılar. Fakat sarı metalin dünya dışından geldiği konusunda haklı görünüyorlar.