Çin, küresel bir güç olma yolunda futbolu da unutmadı
Çin’de 2000’li senelerden bu yana karşı konulamaz bir yükseliş var. Apple, Starbucks ve birçok dev şirket Çin’de yatırım ve iş fırsatları üzerine yoğunlaşmaya devam ediyor.
ABD’nin haklı olarak Çin’le kafayı fena halde bozan yeni başkanı Donald Trump, Çin’i ağzından düşürmüyor. Ucuz iş gücü ve düşük maliyet sebebiyle üretimlerini uzunca bir süredir Çin’e kaydıran ABD’li şirketler, yeni başkandan art arda gelen ilginç taleplerle karşılaşıyor.
Trump, ABD’nin şimdiye kadar izlediği ‘Tek Çin’ politikasından da vazgeçebileceğini söylediğinde iki ülke arasında gerginlik iyiden iyi artmış, Çin, bu açıklamaları endişe verici bulmuştu. Trump’ın Çin’i muhatap almadan Tayvan Devlet Başkanı ile telefon görüşmesi yapması da ABD’nin geleceğe yönelik Çin politikası tahmini için ciddi bir gelişmeydi.
Yıllardır Ortadoğu’yu talan eden ABD, Trump’ın söylemleri ve daha koltuğa oturmadan şirketlere yaptığı baskılar ve ısrarlarla muhtemelen çoğunun beklediği gibi odağının büyük bölümünü önümüzdeki yıllarda Çin’e çevirecek. Eğer Trump liderliğinde ABD, Tayvan’ın Çin’den bağımsızlık çabalarını açıktan destekleyecek ve adaya yapacağı silah sevkiyatlarını genişletecek olursa kendilerine yeni bir “Ortadoğu” yaratmaları çok da zor olmayacaktır.
Beklenen durum böyleyken Çin’de her alanda yatırımlar yükselerek devam ediyor. Şu sıralar en popüleri de Çin’de spor sektörüne yapılan geniş çaplı yatırımlar.
Çin’in futboldan beklentileri büyük
Geçtiğimiz yaz transfer döneminde Avrupa ve Güney Amerika futbolunun önemli futbolcu ve teknik direktörlerini astronomik fiyatlarla kendi süper ligine çeken Çin’in futbol yatırımları bitmiyor. 1,5 milyara yaklaşan nüfusu ve ihracatlarıyla liderliğe oynayan ülke, kış transfer döneminde de Arjantinli Carlos Tevez, Brezilyalı Oscar gibi isimleri Çin kulüplerine transfer olmasıyla endüstriyel futbolun en çok konuşulanları arasına girdi.
Çin son yıllarda transfer ücretleri ve futbol yatırımlarında dünyanın en önemli futbol ligi olarak kabul edilen ve birkaç milyar dolarlık yayın gelirlerine sahip İngiltere Premier Ligi’ni bile geride bıraktı. Katar gibi ülkelerin sönmek üzere olan yıldızları transfer etme trendinin aksine Çin piyasası iyi olan yıldızları da dev Avrupa kulüplerinin elinden kaparak transfer edebiliyor.
Yıldız futbolcuların Çin’i tercih etmelerinde Avrupa ve diğer ülkelerde kazandıklarının birkaç katını kazanmaları önemli rol oynuyor. Şu ana kadar Ramires, Teixeira, Oscar, Demba Ba, Gervinho, Martinez, Oscar, Burak, Tevez gibi milli takımlarının da formalarını giyen gözde oyuncular Çin’in yolunu tuttu ve Arda Turan ve hatta Ronaldo’nun da aralarında olduğu pek çok süper yıldızın da adı sürekli olarak Çin’le anılıyor.
Çin devlet başkanı Xi Jinping, futbolda da Çin’in küresel bir güç olmasını istiyor
Yao Ming sonrası NBA’e önemli bir yıldız gönderemeyen Çin’de futbola olan ilgi basketbolu geride bırakmaya başladı. Bunda ülkenin başkanı Xi Jinping’in (Şi Cinping) futbola verdiği önem ve iş adamlarını bu konuda teşvik etmesi en önemli rolü oynuyor.
Alibaba’nın sahibi Jack Ma ve Wanda’nın sahibi Wang Jianlin gibi ülkenin en önde gelen iş adamları futbola yatırım üstüne yatırım yapıyor. Bu isimler Çin’e yıldız futbolcuları çekmenin yanında Manchester City, Inter Milan, Slavia Prague gibi köklü Avrupa kulüplerinin hisselerini alarak da yatırım yapıyor ve Çin halkının bu takımlara olan potansiyel ilgileri sayesinde yatırımlarından geri dönüş almayı planlıyorlar.
Ayrıca bu isimler FIFA sponsorluklarını da alıp dünya futbolunda Çin’in etkisini de artırmaya çalışıyorlar. Ülkede spor yayınlarının devlet kontrolünden çıkması sonucu televizyon yayın hakları için yarışan isimler de gene aynı kişiler.
Bu yatırımlarda devlet başkanı Xi Jinping’in her konuda küresel bir güç olan Çin’in futbol konusunda da geri kalmamasını istemesinin önemi büyük. Jinping, bu uzun vadeli yatırımlar sonucunda ülkenin futbola olan ilgisinin artarak 2002’den sonra Dünya Kupası’na katılamayan ve Fifa sıralamasında Kuzey Kore ve Faroe Adaları’nın bile arkasında 96. sırada yer alan Çin Milli Takımı’nın da güçleneceğini öngörüyor. Yatırımların altyapı boyutu da önemli düzeyde. Ülkede Manchester City modeliyle binlerce futbol ve altyapı kampüsleri inşa ediliyor ve uzun vadede Çin’in önemli futbolcular çıkarması planlanıyor.
Çinli şirketler futbolun gücünden yararlanmak istiyor
Ekonomik boyutta ise doyuma ulaşmış sanayi sektöründen hizmet sektörüne geçiş, futbola olan bu yatırımların temelini oluşturuyor. Xi Jinping’in önderliğinde Çin Komünist Partisi 2025’e kadar toplam 760 milyar dolara ulaşan sektör yaratmak istiyor.
Ülke futbola olan yatırımlardan ilk geri dönüşü Alibaba sahibi Guangzhou’nun takımlarından Evergrande Taobao FC’nin önemli futbolcuları ve teknik ekipleri transfer etmesi sonrası 3 yıl önce Asya Şampiyonlar Ligi’ni kazanmasıyla aldı ve Evergrande bunu başaran ilk Çin kulübü oldu.
Çin Süper Ligindeki takımların pek çoğu gayrimenkul geliştiricisi firmalara ait ve bu firmalar ulus genelinde isimlerini güçlendirmek adına futbolun gücünden faydalanmak istiyorlar. Wanda ve Alibaba gibi yatırımcılar da mobil ticaretin hızla geliştiği ülkede içerik sektörü yaratma fırsatını değerlendirmek istiyor.
Raporlara göre, yatırımlar sonrası maçları izleyen seyirci sayısında önemli artışlar gerçekleşmiş ama bilet fiyatları yüksek olmadığından henüz gelirlerde önemli bir artışa yol açmamış. Ligin yayın gelirleri artsa da pek çok Çinlinin maç izlemek için para ödemeye şimdilik sıcak bakmadığı ve bu durumun ligin finansal geleceği için sorunlar yaratabileceği düşünülüyor.
Deloitte analisti, Richard Battle, orta vadede zengin kulüp sahipleri ve artan gelirlerle futbolun ülkedeki gelişiminin devam edeceğini söylüyor. Fakat bu baronların çekilmesi durumunda kulüpler ciddi küçülmelere gitmek zorunda kalabilir. Bunda da en önemli belirleyici Çin Başkanının vereceği destek ve teşvikler olacak gibi gözüküyor.