Daha Zeki Olabilir misiniz?
Fiziksel özelliklerimizin çoğu doğuştan gelir. Ne kadar uzun olacağımız veya deri rengimizin ne olacağı konusunda yapabileceğimiz pek bir şey yoktur. Peki ya zekamız?
Yetenek doğuştan mı gelir, yoksa bir konuda yetenekli olmayı öğrenebilir miyiz? Bu sorunun cevabı kime sorduğunuza göre değişir.
Çalışmalarını Stanford Üniversitesi bünyesinde sürdüren dünyaca ünlü psikolog Carol Dweck’e göre insanlar iki kategoriye ayrılıyor: Sabit zihniyet ve büyüme odaklı zihniyet.
Sabit zihniyetteki insanlar, zekanın sabit olduğunu, geliştirilemeyeceğini savunurlar. Bu yüzden kendilerini geliştirmek yerine insanlara “ne kadar da zeki olduklarını” göstermeye çalışırlar.
Büyüme odaklı zihniyet ise bunun tam tersidir. Bu zihniyete göre zeka, sıkı çalışarak geliştirilebilen bir özelliktir. Eğer daha zeki olabilecekseniz, aptal gibi görünmenin bir anlamı yoktur.
Dweck’e göre öğrenmenin püf noktası, öğrenmenin bir formül olmadığını fark etmektir. Öğrenmek bir sanattır. İnsanların çoğu bunu kabul edemez çünkü öğrenmek çok önemli bir ihtiyaçtır ve biz insanlar, bu tür ihtiyaçlarımız için tahmin edilebilir ve tekrar edilebilir yollar tercih ederiz.
Biz isteriz ki herhangi bir konuyla ilgili birkaç kitap okuduğumuzda o konuyu tamamen öğrenmiş olalım. Halbuki öğrenmek de birçok şey gibi akışkandır. Öğrenmek bir sanattır, bir bilimdir. İki farklı insan aynı konuyu çok farklı şekillerde öğrenebilir.
Ve bu, kötü bir şey değildir.
Herhangi bir konudaki en iyi kitapları okuyarak en optimal öğrenme yolunu tercih edebilirsiniz. Mesela diyelim ki yatırım yapmayı öğrenmek için kitaplar okumaya başladınız. Bu, öğrenme sürecinizi hızlandırır. Fakat eğer sabit bir zihniyete sahipseniz çok geçmeden vazgeçersiniz.
Yürümeyi ele alalım.
Sağlıklı bir yetişkinden yürümesini istesek ona işten bile gelmez. Hiçbir mental efor sarf etmesi gerekmez. Kolaylıkla bunu yapar.
Çünkü yürümeyi artık içselleştirmiştir.
Ama 1 yaşındaki bir çocuktan yürümesini istesek? Belki yürür, belki de yürüyemez ve bu gayet normaldir. Çünkü 1 yaşındaki bir çocuk, yürümeyi henüz öğrenme aşamasındadır. Siz yürümeyi ne kadar kusursuzca açıklarsanız açıklayın 1 yaşındaki bir çocuk tam olarak anlayamayacaktır.
Diyelim ki 1 yaşında bir çocuğunuz var ve biz o çocuğun hiçbir zaman yürüyemeyeceğini, çünkü şimdi yürüyemediğini söylüyoruz. Herhalde bize kızarsınız veya delirmiş olduğumuzu düşünürsünüz. Ama birçok insan belli bir yaştan sonra bu zihniyete kapılıyor.
Yürüme eylemini çıkarın, yerine -örneğin- matematiği koyun.
“Matematik öğrenebileceğimi sanmıyorum. Çok zor. Zaten matematikte hiç iyi değilim.” Bu ifadeleri kim bilir kaç kez duydunuz. İnsanlar, matematiğin kendilerine göre olmadığını düşünüp pes ediyorlar. Halbuki bu koca bir yanılgı. Sadece bunun daha farkında değilsiniz, o kadar.
Ne zaman yeni bir şey öğrenmeye kalksanız kendinizi yürümeyi yeni öğrenmeye çalışan bir bebek gibi görün. Eninde sonunda öğreneceksiniz. Yalnızca biraz zamana ihtiyacınız var.
Hiçbir yöntem kusursuz değildir. Bir şeyi öğrenmek zor bir iş.
Her gün konuyla ilgili idol olarak gördüğünüz insanların yaptıklarını yapmaya çalışmayın. Onların geldiği yere gelmeniz pek mümkün değil.
Siz işin bilimsel kısmını öğreneceksiniz, sanatsal kısmını değil. Sanatsal kısım onları idol olacak seviyeye çıkaran şey zaten.
Bunun yerine Dweck’in tavsiyesine kulak verin;
Her gün, dün olduğunuzdan biraz daha iyisi olmak için çabalayın. Her gün, dünden biraz daha iyi olmak için çaba sarfederek bir süre sonra başladığınız noktadan çok daha iyi olduğunuzu göreceksiniz.
İşin püf noktası bu işte. Kahinliğe gerek yok; dirayetli olmak yeterli.
Başarılı bir yatırımcı ve iş insanı olan Charlie Munger’ın şu sözleriyle bitirelim:
Çok zeki, hatta çok gayretli dahi olmayan, fakat tam bir “öğrenme makinesi” olan insanların bu hayatta çok iyi yerlere geldiğini görüyorum sürekli. Her gece yataklarına sabah olduklarından daha bilgili olarak giriyorlar ve size bir şey diyeyim mi; bu onların en büyük silahı, özellikle de onlar gibi gidecek uzun bir yolunuz varsa.