Stratejinin Ustası Jose Mourinho’dan Liderlik Tavsiyeleri
1963 yılında Portekiz’de doğan Jose Mourinho gelmiş geçmiş en iyi teknik direktörlerden biri olarak anılıyor. 10 yıl içerisinde 4 farklı ülkede teknik direktörlük yaparak kariyerinin en başarılı dönemlerini yaşayan ve seyirciye de bunu yansıtan Mourinho, bu süre içerisinde birlikte çalıştığı takımlarıyla tam 9 yıl boyunca sahalarında maç kaybetmedi. Toplamda 7 lig şampiyonluğu, 2 şampiyonlar ligi kupası ve 1 UEFA kupası kazanan Mourinho’yu bu denli başarılı yapan birçok değeri ve özellikleri vardı. Kimi zaman sivri dilli, sert mizaçlı ve büyük egosuyla anılsa da aslında o motivasyon, strateji ve liderlik konusunda tartışılmaz bir deha olduğunu elde ettiği başarılarıyla defalarca kanıtladı.
Daha öncesinde verdiği bir demeçte geliştirdiği yeni bir liderlik yaklaşımıyla şöyle söylüyordu Morinho: “Bir üniversite profesörü bana demişti ki, sadece futboldan anlayan bir antrenör hiçbir zaman en iyi olamaz. Her antrenör futboldan anlar. Antrenörler asıl farkı, diğer alanlarda oluşturur. Bana bunu söyleyen bir felsefe profesörüydü. Bana vermek istediği mesajı aldım.” diyerek aslında çok yönlülüğe vurgu yapmış ve liderlik yaptığı takıma her açıdan destek vermesi gerektiğinin farkına vararak futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.
Genç liderlerin ve lider adaylarının Jose Morinho’dan çok şey öğrenmesi gerektiğine karar vererek bugün sizlerle böyle bir yazı hazırlamak istedim. Elde edilen her başarıda büyük bir yetenek, çalışma, azim ve kararlılık yattığına inandığım için Jose Morinho’dan öğrendiğimiz bu etkili liderlik sırlarına bir de hep beraber bakalım.
İçindekiler
Onurlandırın
Ekip çalışması her türlü çalışma ortamı için olmazsa olmaz yapı taşlarından bir tanesidir. Her zaman ekibinizdeki kişileri iyi tanımalı, ortak bir ekip kültürü oluşturmalı, ortak değerlere ve adalete sahip olmalısınız. Bir başarısızlık yaşandığında nasıl o iş ekip işiyse başarılı olunduğu zamanlarda da o işin hep birlikte ortaya çıkartıldığı unutulmamalıdır. Ekip lideri övgüleri ekip adına almalı ekip oyuncularını başarılarından dolayı da her zaman onurlandırmalı; ekibinin değerlerini, motivasyonunu kendi isteklerinden önde tutmalıdır. Tüm bunlar sağlandığı zaman emin olun başarıyı yakalayacak ve aynı zamanda da ekip içinde de mutluluğu ve huzuru da sağlamış olacaksınız. Bakın Jose Mourinho bu duruma nasıl bir yorum getirmiş:
“Bir antrenör için iki tarz uçak yolculuğu vardır. Herkes ekonomi uçarken siz business uçabilirsiniz. Veya herkes için yeterli yer yoksa oyuncular business uçar, siz de ekonomide gidersiniz. Eğer ben business uçabiliyorsam, bunu oyuncularıma borçluyum. Business’da hepimize yer yoksa ben arkadan gelirim.”
Motive edin
Motivasyon başarının olmazsa olmaz gereklerinden bir tanesidir. Motivasyonunu kaybetmiş bir takım, ruhunu kaybetmiş bir bedene benzer ki böyle bir durumda başarı elde etse bile tam olarak bu duruma sevinemez ya da yeni bir projeye adım atacağı zaman o durumdan heyecan duyamaz. Tüm bunlar yolun sonunda sizi başarısızlıkla yüzleştirecek ve mutsuz olmanıza neden olacaktır.
Ekibinizin motive olmasını istiyorsanız, öncelikle bir lider olarak sizin motivasyonunuzun yüksek olması gerekir. Ekibinizdeki kişilere öncü olacak ve onlara yol gösterecek olan, onları ayağa kaldıracak olan kişi unutmayın ki sizsiniz. Jose Mourinho da bu anlayışı benimseyen başarılı liderlerden bir tanesi ve bakın bu duruma nasıl bir yorum getiriyor:
“Bir takıma liderlik yapmak için, onları motive etmelisiniz. Onları motive etmek için de, kendiniz motive olmak zorundasınız. Ben insanları, kendi motivasyonum ile motive ederim. Motivasyon içte başlayan bir şeydir, fazlası dışarı taşar.”
Kahraman olun
Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim ki, eğer motivasyonunuz ve amacınız para olursa günün birinde mutlaka kaybedersiniz. Ancak motivasyonunuz insanlara hizmet etmek ve başarılı olmak ise adınız tarihe kazanır ve mutlaka kazanan siz olursunuz. Jose Mourinho da bu anlayışla hareket eden başarılı liderlerden bir tanesi ve bakın verdiği bir demeçte neler söylüyor:
“Adrian Mutu’ya dedim ki, ‘Bak sen Karun gibi zengin oldun. Sana yüklüce para ödeyen bir kontratın var ne para sorunun var ne de prestij. Romanya’ya döndüğünde seni krallar gibi karşılayacaklar ama beş sene sonra kimse seni hatırlamayacak! Tarihe geçmek istiyorsan, çok büyük işler yapmak zorundasın!”
Gerçekçi olun
Bir projede ya da bitirmeniz gereken bir işte her türlü imkana sahip olabilirsiniz. Ve bunların sonucunda elde etmeniz muhtemel iki neticeniz vardır. Ya kazanırsınız ya da kaybedersiniz. Herkes tabi ki kazanmayı ister ancak kaybettiğiniz takdirde de “güzel bir proje yaptık bu da bir başarı sayılır” deyip kenara çekilip yılmak başarılı kişilerin yapacağı türden şeyler değildir. Başarılı oldum diyebilmeniz için uğraştığınız, emek verdiğiniz o şeyin sonucunda ‘kazanmış’ olmanız gerekir.
Başarısızlıklarınızdan ders alarak, kendinizi ve ekip içindeki bileşenleri sorgulayarak tüm yaptıklarınızı gözden geçirerek kazanabilir ve bunun haklı mutluluğunu yaşayabilirsiniz. Bakın Jose Mourinho bu konuda nasıl kesin ve net bir yaklaşım sergiliyor:
“Dünyanın en iyi oyuncularını transfer edebilir, en iyi tesislerine sahip olabilir, en güzel stadyumu inşa edebilir, en iyi pazarlama ekibine sahip olabilirsiniz. Ama şampiyon olamazsanız, yaptığınız bütün bu güzel işler unutulur gider. Unutmayın ki başarıda son sözü skor tabelası söyler.”
Meydan okuyun
Başarılı olabilmek için sürekli yenilikleri takip etmeniz, kendinize hedefler koymanız ve hepsinden önemlisi kendinize inanmanız gerekir. Bazen başarı yolunda size ve ekibinize inanmayacak ‘bunu yapamazsın’ diyecek birçok kişi çıkabilir. Bunlar aslına bakacak olursanız başarının tuzu biberi diye nitelendirdiğim bir durumdur. Siz ne kadar kararlı olur ve çalışırsanız başarılı olma ihtimaliniz da o kadar artar.
Bir şeye aşırı istek duymak ve ‘yapamazsın’ diyenlere karşı herkese ve her şeye meydan okumak sizin performansınız bir şekilde etkileyecek ve önünde sonunda size başarıyı getirecektir. Başarı biraz inat gerektiren ama sonunda da insanı tatmin eden bir kavramın açıklaması ve sonucudur. Jose Mourinho da bu inatçı kişiliğini fırsata çevirmeyi bilmiş kişilerden biri. Bakalım bu konuda yetenekli liderler neler diyor:
“Chelsea’ye ilk gittiğimde ‘zıtlaşan/meydan okuyan’ bir liderdim. ‘Biz en iyiyiz’ demekten korkmuyordum. ‘Kazanacağız, biz özel bir takımız’ demekten çekinmiyorduk. Dediklerimizi ispatlamamız gerekiyordu ve bu da mükemmel bir fırsattı. Unutmayın ki kazanmak için meydan okumak, potansiyeli performansa çevirir.”
Korkmayın
Klasik bir tabirdir ama “başarı yolunda korkaklara yer yok” gibi bir cümleyi eminim ki birçoğunuz duymuşsunuzdur. Bir liderin özellikle de korkularını bu yola çıkarken çok ama çok gerisinde bırakmış olması gerekiyor.
Her şeyi kaybetme riskimiz var hayatımızda ancak bunlar bizim önümüze geçmemeli. Zira tüm korkularınız asıl yapmanız gereken şeylerin önüne geçerse işte o zaman ekibinizin liderliğini siz değil korkularınız yapmış olur. Bu da ekibinizin her anlamda çökmesi ve bunun sonucunda da başarısızlığı göz göre göre sizin çağırmış olduğunuz anlamını taşır. Jose Mourinho bakın bu durumu nasıl özetlemiş:
“Üzerime ne kadar baskı gelirse o kadar dayanıklı olurum. Portekiz’de bir söz vardır: gemi ne kadar büyükse fırtına da o kadar güçlü olur.”
Fırsat tanıyın
Bir alanda başarılı olabilmek sağlam bir ekip gerektirir. Bir ekibin elemanları çok kalifiye olabilir, başarılı olabilir ya da çok titiz bir iş disiplinine sahip olabilirler. Unutmayın ki tüm bu bağları oluşturacak olan liderdir. Ancak burada asıl sorulması gereken soru şudur: Uzman bir kadroyla çalışmak mı sizi heyecanlandırır yoksa hevesli ve gençlerden oluşan bir kadroyla çalışmak mı? bu soru herkesin cevap vermekte zorlanacağı bir sorudur ama başarılı kişilerin yetişmesini istiyorsak ve bir işi başarmak istiyorsak yüksek bir motivasyona ihtiyacımız vardır.
İyi bir çalışma disiplinine ve hevese sahip kişilere şans vererek takım içindeki ortamı değiştirebilir ve ekibinize yepyeni bir soluk katabilirsiniz. İnsanların kendilerini kanıtlamalarına ve çalışmalara dahil olmalarına izin verin. Emin olun, vermiş olduğunuz o şans size her anlamda en iyi sonuçlarla dönecektir. Bakın Jose Mourinho da verdiği bir demeçte bu duruma nasıl bir yaklaşım sergilemiş ve hayata geçirmiş:
“Genç oyuncular kavuna benzer. Bir kavunun iyi mi, kelek mi olduğundan emin olmanın tek yolu kesip tatmaktır. Bazen iyi görünen kavunlar kelek çıkar. Bazı kavunlar da kötü görünür ama bakarsınız ki inanılmaz lezzetlidir. Altyapıda oynamak bir şey, profesyonel takımda oynamak başka bir şeydir. Evet, ikisinin arasında bir köprü var. Ancak o köprüyü geçmek herkesin harcı değildir. Altyapıdan gelip bizimle antrenman yapacaksın ki nasıl bir kavun olduğunu görelim.”