Yükselen Trend: Restoran İşletmeciliği
Ülkemizde özellikle son yıllarda kişilerin yaşam biçiminde ve tüketim alışkanlıklarında çok önemli değişiklikler yaşanmasından beridir restoran işletmeciliğine olan ilgi bir hayli arttı. Özellikle 2000 yılından sonra yani eski bir deyişle milenyum çağında kadınların da eski zamanlara binaen iş hayatında daha aktif olmaya başlamasıyla birlikte, kişilerin evleri dışında yemek yeme oranlarında yıllar geçtikçe büyük bir artış oldu.
Gününün büyük bir kısmını ofiste geçiren birçok insan yemek yemek için dışarıdaki alanları tercih ediyor. Bu durum ise öncesinde karlı bir yatırım gibi gözükmeyen ama son yıllarda bu talebin artmasıyla yeni bir trend haline gelen restoran işletmeciliğini yeni bir yatırım yöntemi olarak düşünmemize imkan tanıyor. Öyle ki, dışarıda yemek yeme alışkanlığındaki oranın zamanla artması önümüzdeki yılların en iyi yatırım alanlarından biri olacağını kanıtlar niteliktedir.
Talebin bu kadar çok artması ve sağladığı iş istihdamıyla birlikte hemen her yatırımcının aklından geçtiğini düşündüğüm sektördür restoran işletmeciliği. Daha önceleri bu alanda yatırım yapmış olan büyük girişimciler de sektörün olumlu yönde ilerlemesinden dolayı ziyadesiyle memnun. Küçük girişimcilere yer olmadığını düşünmeyin sakın. Sektör o kadar çok büyüyor ve hızla yükseliyor ki büyük girişimciye de küçük girişimciye de piyasa yer var.
2010 senesinde dışarıda yeme içme oranı ayda 1 defayla sınırlıyken 2011 senesinde de bu oran ayda ikiye yükseldi. Sektör 2012 yılında %15 büyürken yıllık cirosu da 7 milyar dolar arttı.
Bir zamanlar büyük bir sermayeyi restoran işletmeciliğine yatırmayı tehlikeli bulan bir grup kesim, artık bu sektöre olumlu yaklaşıyor ve yavaş yavaş sektöre katılırken, piyasanın büyümesine de imkan veriyor. Bu da sektörün geleceğinin parlak olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Tekrar belirtmekte fayda görüyorum; büyük yatırımcıların sektöre girmiş olması küçük yatırımcıların gözünü kesinlikle korkutmamalıdır. Sektör katlanarak büyüyor ve sektördeki büyük pastadan herkesin gücüne göre bir pay var.
Büyük patronların ilgi alanı
2000 yılı ve öncesinde büyük girişimcilerin yeme içme sektörüne hobi olarak yaklaştıkları ancak bu yıldan sonraki dönemlerde özellikle de 2010’lu yıllarda yeme içme sektörünü bir hobinin çok ötesinde bir yatırım alanı olarak gördüklerini düşünürsek hata etmiş sayılmayız. Sektörde üst üste gerçekleşen satın alma haberleri ile heyecan oluştururken, gözünü Türkiye’ye dikmiş olan yabancı yatırımları da daha fazla cezbederek gücüne güç katmaya devam ediyor.
Şu anda Türkiye’nin önde gelen en büyük holdinglerinin üst düzey yöneticileri de bu sektöre girmiş ve yatırımlarını hız kesmeden bu alana yapmaya devam etmektedir.
Restoran sektörüne girerken dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
Eğer restoran sektörüne girmeyi düşünüyorsanız, temalı restoran konsepti günümüze ve önümüzdeki döneme damga vuracak bir iş şeklidir. İşe bir tema belirleyerek başlamanız gerekiyor. Bu, sağlıklı yaşamın bir kültür haline geldiği Uzak Doğu mutfağı olabilir, lezzetiyle baş döndüren İtalyan mutfağı da… Yemek pişirmenin sanatsal yönünü ön plana çıkaran Fransız mutfağı da olabilir hamburger krallığı kurmuş Amerikan mutfağı da… Ben bu tür farklı kültür konseptleriyle uğraşmak istemiyorum diyorsanız da eğer, kökleri Orta Asya’ya uzanan, Mezopotamya ve Balkan mutfaklarıyla etkileşime girmiş Türk mutfağı sizin için biçilmiş kaftan olacaktır.
Tüm bu tema belirleme aşamasından sonra seçtiğiniz temaya uygun dekorasyon belirleyecek olan kişilerle de çalışmak ve bunları hayata geçirebilmek de sektörün parlayan yıldızlarından biri olmanız için olmazsa olmaz kriterler arasında olacaktır.
Restoran işletmeciliği eğitimine yatırım revaçta
Restoran işletmeciliğinin ve yeme içme kültürünün popülaritesinin son yıllarda artması sektörde duyulan personel ihtiyacını da tetikler niteliktedir. Bunun farkına varan birçok girişimci sektörde yerini almaya başlarken; yemek kursları, aşçılık eğitimleri artık kurumsallaşmış alanında uzman kişiler tarafından verilmektedir.
Eski dönemlerde pek de ilgi görmeyen, genellikle aşçıların mutfaktan yetiştirildiği dönemlerin anlayışından farklı olarak günümüzde bu meslek dalı da olabildiğince göz önünde olan meslekler arasına girmeyi başardı.
Çalışan profilindeki bu değişimde en büyük rolü hiç kuşkusuz ki, zincir restoranlar üstleniyor. Şirketlerin bu alanda yaptığı satın almalar ve yatırımlar buna paralel olarak nitelikli eleman ihtiyacını da beraberinde getirdi.
Tüm bunların haricinde iş dünyasında bu sektöre yatırım amaçlı girenler olduğu gibi, iş hayatının temposundan sıkılmış ve emeklilik planlarının içinde hobisi olmasından dolayı restoran işletmeciliği yapmak isteyen bir grup insanın da var olduğunu unutmamak gerekiyor.
Kısaca özetlersem bundan 10 ya da 15 yıl önce aşçılık mesleği babadan oğla geçen ve mutfaktan yetişmiş kişiler tarafından icra edilirken, günümüzdeki bu anlayış tamamen değişmiş ve aşçılık mesleğine olan bakış açısı mutfakta üretim yapan kişi anlayışından olabildiğince uzaklaşmıştır. Bu sebeple aşçılık eğitimi veren kuruluşlar iyi bir yatırım fırsatı olabileceği gibi iyi bir aşçı ile de çalışmak restoranınız için bir yatırım olacaktır.
Zira yıllar önce iyi bir restoran anlayışı o restoranın müşteri kitlesiyle ve işletmecisinden ibaret iken, günümüzde bu anlayış tamamen değişmiş, restoran teması ve güzel yemekleriyle tanınır hale gelmiştir.
Günümüzde ülkemizin birçok yerinde üniversitelerin 2 yıllık ve 4 yıllık eğitim veren gastronomi bölümleri mevcuttur. Azımsanmayacak sayıda da profesyonel şeflik eğitimi veren akademisyenler mevcuttur.
Son yıllarda ülke turizminin gelişmesi bu alandaki yatırımların daha da artmasına ön ayak olurken, birçok yabancı turisti ve yatırımcıyı ülkemize çekmek ve rekabet ortamının gelişmesiyle birlikte kuşku yok ki bu alanda eğitim almış kişilerin talebini de günden güne artıracaktır.