Spotify pek de kârlı bir işe benzemiyor, peki neden?
Geçtiğimiz günlerde 50 milyon aboneye ulaştığını bir Twitter gönderisi üzerinden paylaşan Spotify, en büyük rakibi Apple’dan yaklaşık iki kat fazla ücretli aboneye sahip oldu.
iTunes ile dijital müzik satışının öncülerinden olan Apple, dijital müzik veri akışı söz konusu olduğunda açıkça büyük bir yenilgiye uğradı. Fakat burada Spotify’ın 2006’da, Apple’ın da 2015 yılında Apple Music hizmetiyle müzik veri akışı işine girdiğini belirtmek gerekiyor.
Apple 2003’te iTunes Store’u ortaya çıkardığında müzik endüstrisi krizin eşiğindeydi. Milyonlarca insan illegal yollardan müzik indiriyor ve buna engel olunamıyordu. Çünkü dijital ortamda ücret karşılığında müzik satın almak istenilse bile, az sayıda ve kısıtlı hizmetler sebebiyle bu pek de mümkün olmuyordu. Apple’ın dünyayı değiştiren yeniliklerinden biri olan iTunes ortaya çıktığında müzik endüstrisi için de yeni bir çağın kapısı açıldı.
iTunes gibi dijital müzik satışı ve sonrasında ortaya çıkan Spotify gibi müzik veri akışı, kaybolan CD satışlarından kaybedilen gelirlerin çoğunu telafi etti fakat bunun iyi bir iş olduğu hala net değil.
Spotify, mevcut durumu telafi ediyor olsa da düşük telif ödemeleri tepki yaratıyor
Müzik veri akışı işinden şimdilik kâr elde edemeyen şirketleri bir yana koyarsak, müzik endüstrisi genel olarak büyük rahatsızlık duyuyor. Pek çok müzik şirketi ve dahası müzisyen uzun bir süredir veri akışından gelen düşük teliflerden şikâyet ediyor. Geçtiğimiz yıllarda dijitalin en popüler şarkıcılarından Taylor Swift’in, şarkılarını Spotify’dan çekme kararı alması bu rahatsızlıkların ortada duran örneklerinden.
Pazartesi günü Deutsche Bank’ın yatırımcı konferansında yaptığı konuşmada, önde gelen bir medya idarecisi de dijital müzik hizmetleri akışına yönelik bazı sert sözler sarf etmişti. Liberty Media’nın CEO’su Greg Maffei, üretici tarafındaki yüksek müzik maliyetlerine ve Spotify’ın 50 milyon aboneye ulaşmasına dikkat çekerek, bunun oldukça çekici (!) bir iş olduğu yorumunda bulunmuştu.
Peki, Spotify artık sadece müzik platformu olmaktan çıktıysa ve bir medya platformu olduysa? Öyleyse işi şimdi daha da zor
Müzik endüstrisinden gelen baskıları bir yana bırakırsak, Spotify şu anda abonelik satışlarından elde ettiği gelirin yüzde 30’unu kendine alıyor, geri kalan yüzde 70’i de telif ödemeleri için kullanıyor ve sektör kaynaklarından edinilen bilgilere göre müzisyenlere her bir şarkı dinlemesi başına yaklaşık olarak 0.15 sent telif ödemesi yapıyor. Yani para kazanıyor, fakat şirketin bu yolla elde ettiği gelir, her ne kadar abone sayısını artırıyor olsa da büyümesini sağlamıyor.
BTIG analisti Richard Greenfield, Spotify’ın artık sadece müzik platformu olarak değil, müzikle başlayan ve potansiyeli büyük bir medya platformu olarak düşünülmesi gerektiğini söylemişti. Bu, akıllarda Spotify’ın internet üzerinden “izleme” hizmeti veren Netflix’in “dinleme” halini canlandırıyor.
Son beş yılda büyük sıçrama kaydeden medya şirketi Netflix kuşkusuz ki en büyük kazanımını orijinallerinden sağladı. Popüler serilere veyahut film ve belgesellere yüksek telif ödemeleri yapmak ve tıpkı şu anda Spotify’ın yaptığı gibi bir miktar kendine gelir ayırmak yerine daha düşük maliyetli, haliyle de çok daha kârlı ve ilerlemeye devam etmesini sağlayacak orijinallerini ortaya çıkardı. Amazon Video da aynı yolda.
Veri akışı yoluyla müzik dinleme rekabetinde Apple’ı farklı bir yere koymak gerekiyor. Çünkü Apple’ın tek işi veri akışı satmak değil. Netflix’in rakibi Amazon Prime Video için de aynı durum geçerli. Lakin Netflix, ve Spotify aynı kadere sahip. Birinin tek işi izletmek, diğerinin de dinletmek. Netflix abonelerini elde tutmayı başardı. Ama Spotify’ın işi şimdilik biraz daha zor.
Büyük resme bakacak olursak, ücretli abone sayısı söz konusu olduğunda Spotify en büyük rakibi Apple’a sert bir darbe vurdu ama büyüyen maliyeti de hızla artmaya devam ediyor.