Pasif Yatırım Nedir?
Yatırım yaparken pasiflik kavramı kulağa biraz garip geliyor olsa da, yatırım için oldukça uyumlu olabilmektedir. Pasiflik kavramının kötü algısına rağmen, aslında pasif yatırım hiçbir şey yapmamakla ilgili değildir.
Pasif yatırım, S&P500 ya da FTSE100 gibi küresel piyasa endekslerinin iniş ve çıkışlarını takip etmek ve piyasanın getirilerinizi belirlemesine izin vermek demektir. Başka bir deyişle, pasif yatırımda, eğer piyasa yükselirse, yatırımınızın değeri artacak; piyasa düşerse, yatırımınız değeri düşecektir.
İşte pasif yatırım hakkında bilmeniz gerekenler.
İçindekiler
Pasif Yatırım Nedir?
Pasif yatırım, aktif yatırım stratejilerine kıyasla işlem ücretlerinin çoğundan kaçınmak ve olası riskleri dağıtmak için piyasa ağırlıklı endeks fonlarının kullanıldığı eski ve çok yaygın bir yatırım stratejisidir.
Pasif yatırım stratejisi, alım satım işlemlerini asgari düzeye indirir, bu da yatırımcıların çoğu zaman yaptıkları işlemlerde ortaya çıkan masraflardan kaçınmalarına yardımcı olmakla birlikte, portföylerini çeşitlendirmelerini sağlar. Pasif yatırım, varlık değerlerinin zaman içinde yavaş yavaş artmasıyla daha aktif yatırım stratejilerinden farklılık gösterir.
Pasif Yatırım Nasıl Ortaya Çıktı?
Pasif yatırım, 1975 yılında, o sırada ABD merkezli yatırım danışmanlığı şirketi Vanguard Group’un CEO’su olan John C. Bogle’ın ilk endeks fonunu yaratmasıyla ortaya çıktı. Bu fon, yatırımcıların en düşük çaba ve maliyetle yatırım yapmalarını ve portföylerini çeşitlendirmelerini sağladı.
Endeks fonlarının sayısı sonraki yıllarda artışa geçti. Günümüzde, yatırımcılar küçük şirketlerin hisse senetlerinden Asya hisse senetlerine kadar çok çeşitli endeks fonları arasında seçim yapabiliyor. Bu durum yatırımcıların belirli bölge ya da sektörleri seçmelerine ve değer artışı sağlayan hisse senetlerini ellerinde tutmalarına imkan vererek, maksimum çeşitlendirme fırsatları sağlıyor.
Pasif Yatırımın Avantajları Nelerdir?
Pasif yatırımlarda kullanılan endeks fonları belirli bir endekse olabildiğince uyum sağlarlar. Bunu da adı verilen endeksin izlediği menkul değerleri içerecek şekilde gerçekleştirirler. Pasif olarak yönetilen endeks fonları, çok fazla alım satım yapmaz ve bu da yatırımcılar için olabildiği kadar düşük masraf anlamına gelir.
Pasif yatırım aynı zamanda yatırımcıların, borsada aktif olarak alım satım yapmanın bazı risklerinden kaçınmasına ve portföylerini çeşitlendirmelerine yardımcı olur, zira yapılan yatırım belirli bir hisse senedi değil, bir endekstir. Yani, bir endeks fonu satın almak, yüzlerce şirkete yatırım yapmak anlamına gelmektedir.
Endeksleme Gurusu John Bogle Ne Tavsiye Ediyor?
Vanguard’ın kurucusu ve ilk endeks fonunun yaratıcısı John Bogle tahmin edilebileceği gibi yatırım fonlarının pasif yönetimini savunuyor. Bogle, yatırımcıların basitlikten yana olmalarını, kısa vadeli kazançlara odaklanmak yerine uzun dönemli yatırımlar yapmalarını, ücret gibi yatırım masraflarını asgari düzeye indirmelerini ve elbette ki yatırımlarını endeks fonlarına yoğunlaştırmalarını tavsiye ediyor.
Bolge’ın pek alışılmadık farklı önerileri de var. Zira Bolge geçmiş performansın gelecekteki performans için bir rehber olarak kullanılması gerektiğini söylüyor. Ancak tabii geçmiş fon performanslarına çok aşırı değer verilememesini ve mutlaka temel analizden yararlanılması gerektiğini de tavsiyelerine ekliyor.