Uzay Yarışında Yeni Saflar: Devletler, Özel Şirketler ve Yatırımcılar
Sovyetler Birliği, 1957’de, Dünya çevresindeki bir yörüngeye küçük bir uydu fırlattı. Bu uydu, Sputnik 1 idi. Zamanla, Amerika’nın uzay yolculuğunun bir parçası gibi olmasa da, dünya için önemli bir adım olmuştu.
Tabii ki, günümüzün teknoloji standartlarına göre, Sputnik 1 oldukça basit bir adım olarak görülebilir.
Basketbol topu büyüklüğündeki bu uydu, kum havuzu içindeki bir kum tanesinden çok da farklı değildi. Yine de, Sputnik 1 Dünya’nın çevresinde her 98 dakikada bir hareket etmeyi başardı ve Amerika Birleşik Devletleri üzerinden günde en az yedi kez geçti.
İşte bu, 1957’lerde Sputnik 1’i öyle olağanüstü bir şey yaptı ki, aynı zamanda Amerika’nın Sovyetler kaygısı için de iyi bir sebep oldu.
Yabancı ülkeye ait bir uydunun kafanızın üzerinden günde birkaç kez geçmesi, özellikle de o döneme göre, pek de güven verici değildi elbette. Amerikalılar da Sovyetler Birliği’nin güçlenme etkisini iyiden iyiye hissetmişlerdi ve yabancı bir gücün kontrolü ele geçirebileceğine yönelik endişeler giderek artmıştı.
Amerikalıların bu kaygısı insanlık tarihinin Dünya dışındaki en büyük çarpışmasını yaratmasıyla sonuçlandı: uzay yarışı.
Bu yarışı kazanmak için de Amerika Birleşik Devletleri cüzdanını iyice açtı… Hem de gerçekten derin bir şekilde.
Ay’a İnişin Maliyeti
Ay inişini tasvir eden o meşhur grenli fotoğrafı mutlaka en az birkaç kez görmüşsünüzdür. Sayısız komplo teorisine ve tarih derslerine ilham veren bu fotoğrafta, kasklı bir astronot, ayın yüzeyine usulca bir ABD bayrağı dikiyor.
Elbette bu fotoğrafın çok ağır bir maliyeti de vardı.
Sputnik 1’in lansmanından sonra Amerika Birleşik Devletleri deyim yerindeyse su gibi para harcamaya başladı.
1957 ve 1969 yılları arasında ABD uzay araştırmalarına 25.4 milyar dolar para harcadı. Bu harcama, bugünün borç yüklü dünyasında pek dişe dokunur görülmeyebilir, ancak enflasyona göre ayarlandığında, 25.4 milyar dolarlık net harcama, bugünün 170 milyar dolarına denk geliyor.
Uzay yarışı bittikten sonra bile, ABD hükümetinin uzay araştırmalarında harcadığı miktar artmaya devam etti. NASA’nın 2016 bütçesi 19,3 milyar dolardı. 2017 yılında ajansın 19.7 milyon dolarlık bir bütçesi vardı.
Ancak bugünlerde yıldızlara ulaşmak için milyarlar harcayan tek ülke ya da kuruluş ABD değil.
Özel şirketler de uzay alanına girdi. Bununla birlikte, yatırımcılardan, risk sermayecilerinden ve mega-dev teknoloji şirketlerinden düzenli bir gelir akışı sağlandı. Bu sayede, özel uzay şirketleri, uzay fırsatlarından faydalanmak isteyen yatırımcılar için en iyi seçenek haline geldi.
Özel Uzay Şirketleri
Nereden baksak yaklaşık son 10 yılda, uzay yatırımcılar için büyük kazanç fırsatlarıyla dolu yeni bir oyun sahası haline geldi.
Sadece ABD’de, uzaya ulaşmaya çalışan bir düzineden fazla şirket var. Bunlardan sadece birkaçı basitçe uyduları yörüngeye yerleştiriyor. Bu uydular, zengin bireylerin oyunlarına dönüşebilir veya 5G ve Nesnelerin İnterneti gibi Dünya tabanlı teknolojilerin geliştirilmesine zemin hazırlayabilir.
Öte yandan, uzay yolcuğunu ticarileştirerek para kazanmaya odaklanmış birkaç şirket de var. Bu alandaki en ünlü isimler arasında SpaceX, Blue Origin ve Virgin Galactic yer alıyor. Muhtemelen bu isimlerden birkaçını duymuşsunuzdur.
Bu noktada, Elon Musk ve SpaceX’in yeri daha farklı bir konumda.
Musk, uzay şirketi için çıtayı çoktan yükseltti ve SpaceX’in insanları Mars’a götürerek uzay yolcuğunu ticarileştiren ilk şirket olduğunu söyledi. 2002 yılında kurulan SpaceX, bu hedefe ulaşmak için 15 yılı aşkın bir süredir çalışmalarına büyük bir hızla devam ediyor.
6 Şubat 2018 tarihinde şirket, tekrar tekrar kullanılabilecek ilk uzay mekiği olan Heavy Falcon’u fırlatıp bir tarih yazdı.
— Elon Musk (@elonmusk) 5 Ocak 2018
SpaceX roketleri fırlatmaya devam ederken, Virgin Galactic ve Blue Origin onun çok da gerisinde değil. Zira tüm bu şirketler uzay hayallerini gerçeğe dönüştürmek için inanılmaz paralar harcamaya devam ediyorlar.
Örneğin SpaceX, Falcon roketlerinin bazı kısımlarının yeniden kullanılmasını sağlayarak önemli bir tasarruf yöntemi geliştirmesine rağmen, hala her roketin yapımı için 60 milyon dolardan fazla para harcıyor ve bu harcama yakıt maliyetlerini de içermiyor.
Kabul etmek gerekir ki, bizleri yıldızlara götüren araçların inşa edilmesi gerçekten çok pahalı ve birçok maliyet oluşturuyor. Ancak yatırımcıların bu serüvene erkenden katılmaları için daha az maliyetli birçok seçim ve fırsat bulunuyor. Tahmin edersiniz ki ilk uzay turistleri yola çıkınca, bu tür servislere olan talep de fırlayacaktır.
Basit düşünün. Sonuçta, yeteri kadar paranız varsa, Dünya’yı yıldızlardan görmek istemez miydiniz? İşte bu muhtemelen Goldman Sachs’ın uzay konusunu “bir sonraki büyük yatırım” olarak adlandırmasının da nedeni.
Uzay Yarışı Alevleniyor
İlk uzay yarışı yabancı güçler arasındaki rekabetin sonucuydu.
Günümüzde, benzer bir rekabet yaşanıyor, zira ülkeler bu kez teknolojik hakimiyet için hareket ediyor. Bu ülkeler arasında, yerleri değişmeyen iki büyük oyuncu var: Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya.
Her iki ülke de geçen yıl uzay yolculuğu ve araştırmasına yönelik yenilenmiş bir tutum sergiledi. Ve her ikisi de geçen hafta, uzay araştırmalarıyla ilgili liderlik planları için manşetlerde yer aldı.
15 Mart’ta Vladimir Putin Rus muhabirlerin önünde soruları cevaplandırdı ve Rusya’nın bir insanı 2019’a kadar Mars’a göndermeyi planladığını duyurdu. Rus lider, bu çalışmanın Sovyetler Birliği düştüğünde yitip giden Sovyet uzay programının bir devamı niteliğinde olacağını vurguladı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın ulusal savunma stratejisinin uzayı dışarıda bırakmadığını belirten açıklamaları, Putin’in 15 Mart’taki açıklamalarından hemen sonra geldi. Trump, “uzay, tıpkı kara, deniz ve hava gibi bir savaş alanıdır” dedi.
Söz gelimi, dünyanın ikinci kez yeni bir uzay çarpışmasına hazırlandığı görülüyor. Ancak bu kez, özel şirketler ve yatırımcılar da bu yarışta yerlerini almaya hazır görünüyor. (Ayrıca bakınız: Uzaya Yatırım Yapmak için Dört Yol)
Elbette, şu anda bazı sınırlı alternatifler olsa bile yeni uzay yarışına yatırım yapmaya başlamak için biraz erken. Ancak, çok yakında, bireysel yatırımcıların da özel uzay şirketlerine yatırım yaparak yarışa dahil olmaları mümkün olacaktır.
Bu şirketlerin takibinde olacağız.