Yatırım Riski Belirleme ve İncelemesinde Kullanılan En Yaygın İki Yöntem
Yatırımlarda risk unsuru ne kadar yüksek olursa potansiyel getiri de bir o kadar yüksek olabiliyor. Bununla beraber kimi zamanlarda da potansiyel getirinin yüksek olması risk sebebi ile yatırımlara olumsuz olarak yansıyabiliyor.
Bu açıdan değerlendirilip ele alındığında ve yatırımlar söz konusu olduğunda riskin hem belirlenmesi hem de incelenmesi oldukça önemli gözüküyor. Bu sebeple de her yatırımcının yapacağı yatırım veya yatırımlarda riskleri belirleyebilmesi ve inceleyebilmesi önem arz ediyor.
Piyasalarda yatırım risklerinin incelenmesi ve belirlenmesi için yaygın iki yöntem kullanılıyor. Bu yöntemlerden biri temel analiz iken bir diğerini teknik analiz oluşturuyor. Peki, bu iki farklı analiz yöntemi gerçekten yatırımcıların işine yarıyor mu?
Bu yayında, temel analiz ve teknik analizde risklerin incelenmesi ve belirlenmesi üzerine birtakım noktalara değineceğiz. Ayrıca, bu analiz yöntemlerinin gerçekten işe yarayıp yaramadığı sorusuna cevap arayacağız.
Temel Analiz ile Yatırımda Riskin Belirlenmesi ve İncelenmesi
Mevzubahis yatırımlar olduğunda riskleri hesaba katmanın belirli birtakım yöntemleri bulunuyor. Piyasalarda yatırımcılar tarafından finansal risk durumlarını anlamak için sıklıkla kullanılan en yaygın yollardan ilki temel analiz olarak adlandırdığımız inceleme yöntemi olarak karşımıza çıkıyor.
Bu anlamda temel analiz hususunda, birkaç yargıya ulaşmak gerekiyor. Örneğin, bir hisse senedi fiyatı yükseliyorsa bunun nedenini şirkette, şirketin bağlı bulunduğu sektörde ve ekonomide aramak gerekiyor. Kısacası temel analiz ile bu tür unsurları olabildiğince inceleyip ilgili o hisse senedinin gelecekteki seans hareketlerini tahmin etmeye çalışmak bir yatırımcı için kaçınılmaz oluyor.
Öyle ki bir hisse senedinin, tahvilin, bononun, emtianın, türev aracın ya da herhangi bir ülke para biriminin aldığı aksiyon ancak piyasa kapsamında olan bir gelişme veya faktör sonucu ortaya çıkıyor. Mesela, petrol fiyatları yükselir, çünkü bu emtianın arzını yapan ülkelerde arz düşmüş olabilir.
Farklı bir örnekle açıklamaya devam etmek gerekirse, yine mesela bir ülke borsasında işlem gören hisse senedinin fiyatı düşebilir, zira ilgili ülkede doğrudan ekonomi ya da şirketin sektör durumunda sıkıntılar meydana gelebilir.
Genel olarak ele alındığında bu örneklerde yer alan neden sonuç ilişkisi ve açıklamalar son derece rasyoneldir. Bu tür durumlar vuku bulduğunda, ekonomi ve finans dergileri ya da gazeteleri, yaşanan benzer gelişmelere odaklanırlar. Bu gelişmeleri de önem sıralarına göre servis ederek haberleri duyururlar.
Ancak tabii bir de finans şirketleri vardır. Finans şirketleri ise kelimenin tam manasıyla dev bir sektörü meydana getirirler. Bu şirketler, sektörler başta olmak üzere makroekonomi gibi birimlerde gruplandırılmış profesyonel temel analizcilerden yararlanırlar.
Bu çerçevede tüm bunların esas nedeni de gerçekleşen veyahut gerçekleşmesi muhtemel bir gelişmenin sebebi bilindiği takdirde yatırımların geleceğinin öngörülebileceği ve böylece risk unsurunun yönetilebileceği görüşünden kaynaklanır.
Temel Analiz ile Riskleri Belirlemek Bu Kadar Kolay mıdır?
Temel analiz ile risklerin belirlenmesi hususunda gerçekten sorulması gereken tek soru aslında budur. Çünkü, temel analiz, bazı durumlarda her ne kadar tek başına yeterli olabilse de, bazı hallerde yeterli olmayabiliyor. Zira gerçekte olanlar finans sektörü analizcileri veya gazetelerde servis edilen haberlerden farklı ve her zaman çok da açık olmayabiliyor.
Bu durumun daha iyi anlaşılması için yine bazı örneklerle devam etmek uygun olacaktır. Mesela, 1998 yılının Ağustos ayında Rusya ekonomisi üzerinde gerçekleşen çöküş hadiselerine yönelik önemli faktörler ne yazık ki hala bilinmiyor. Enron ya da Dot Com Bubble (Dot Com Balonu) olaylarında olduğu gibi bu tür bilgiler gizlenebileceği gibi objektif bir şekilde açıkça gösterilmeyebiliyor.
Bütün bunların da ötesinde buna benzer skandallara ilişkin bilgiler, objektif bir şekilde servis edilemeyeceği gibi, olduğundan yanlış bir şekilde servis edilebiliyor ya da yatırımcılar tarafından yanlış anlaşılabiliyor.
İşte buraya kadar temel analiz bazı durumlarda işe yaramayabilir. Ancak elbette yine de benzer olayların vuku bulup resmen gerçekleşmesinin ardından temel analiz gayet de iyi işe yarayabilir ve yatırımcılar tarafından rahatlıkla kullanılabilir.
Peki, temel analiz her durumda işe yaramıyorsa ve hadiseler gerçekleştikten sonra bu risk belirleme yöntemi fayda sağlıyorsa bu açığı nasıl kapatabiliriz? Farklı bir deyişle, diğer yatırımcılara kıyasla daha fazla bilgiyi nasıl elde edebiliriz? İşte bu sorular da bizi bir diğer risk belirleme ve inceleme yöntemi olan teknik analize götürüyor.
Teknik Analiz ile Yatırımda Riskin Belirlenmesi ve İncelenmesi
Temel analizin çözüme ulaştıramadığı noktalarda finans piyasalarında farklı bir yöntem kullanılıyor. Yine yatırımcılar tarafından sıklıkla kullanılan bu yöntem ise teknik analiz olarak karşımıza çıkıyor. Bu yol, yani teknik analiz, temel analizin ardından piyasalarda kullanılan en eski ve yaygın ikinci yöntemi oluşturuyor.
Bu yöntemden yararlanabilmek için çizgi, bar ve mum gibi teknik analiz grafik çeşitleri hakkında bilgi sahibi olmak gerekiyor. Öte taraftan teknik analiz grafik türlerini bilmenin yanı sıra bunları doğru bir şekilde kullanabilmek gerekiyor. Böylelikle de hacim, fiyat ve buna benzer göstergelerin grafiklerdeki hareketlerini anlayarak alım veya satım yönünde kararlar alınması mümkün olabiliyor.
Teknik analiz yöntemine biraz değinmek gerekirse, bu yol aslında 1980’li yıllarda çok da kullanılmıyordu. Yıllar 1990’lara geldiğinde ise hisse senetleri gibi birçok yatırım aracının hızlı ve anında alınıp satılabilir hale gelmesi ile bu yöntemin kullanımı yaygınlık kazanmaya başladı.
Teknik analiz yatırım risklerinin belirlenmesi ve incelenmesinde sıkça kullanılıyor. Yöntem, hisse senetleri başta olmak üzere birçok yatırım aracı için kullanılabiliyor. Örneğin, günümüzde kripto para piyasalarında işlem gören dijital paralar için de sıklıkla bu yöntem kullanılmaya devam ediyor.
Elbette yine de belirtmeden geçememek gerekir ki, teknik analiz yönteminin en yoğun kullanıldığı alanlardan birini de forex piyasası oluşturuyor. Örneğin, dünyanın işlem hacmi bakımından en yoğun ve hızlı piyasasında işlem aralıkları ve destek noktaları gibi kavramlar teknik analizcilerin en sık kullandığı jargonlar arasında yer alıyor.
Teknik Analiz ile Riskleri Belirlemek Bu Denli Basit midir?
Temel analizde riskleri belirleme ve inceleme noktasında sorduğumuz aynı soruyu teknik analiz için de sorup ele almamız gerekiyor. Peki, öyleyse teknik analiz yöntemini kullanarak yatırım risklerini belirlemek ve incelemek gerçekten kolay mıdır?
Bunun cevabı da bazı durumlara göre değişkenlik gösteriyor. Çünkü tıpkı temel analizciler gibi teknik analizciler de kimi zamanlarda bazen haklı çıkabiliyor bazen de yanlış öngörülerde bulunabiliyor ve yanılabiliyor.
Yine örnek vermek gerekirse, Euro/dolar paritesi gerçekten de teknik analizcilerin öngördüğü gibi beklenen seviyeye ulaşabilir. Ardından geri çekilme yaşayıp, bir engeli uçurmuş gibi ilerleyip yukarı fırlayabilir. Bütün bunlar olasıdır gerçekleşebilir de gerçekleşmeyebilir de.
İşte esasen bu bir çeşit güven hilesi olarak ifade ediliyor. Çünkü teknik analiz ile ilgilenen profesyoneller destek noktalarını diğerlerinin de gördüğünü ve bildiğinin farkında oluyor. Böylece aksiyonlarını buna göre alıyor ve harekete geçiyorlar.
Söz gelimi, yatırımlarda risklerin belirlenmesi ve incelenmesi hususunda, gerek temel analiz gerekse de teknik analiz gibi yollar belirli zamanlarda başarılı olabiliyor ya da bunun tam aksi de olabiliyor. İşte bu nedenle, yatırımcıların yatırımlarda risk yönetimi için her iki yolu da bilmeleri en ideal yaklaşım olarak gözüküyor.